16 Ocak 2020 Haftalık İhracat Risk Raporu

Almanya: Unutulmak istenen bir yıl sonrasında 2020 yılı da çok rahatlama getirmeyecek

2019 yılında yüzde 0,6’lık GSYH artışıyla Almanya ekonomisi Euro Bölgesi ulusal borç krizi döneminden beri görülen en zayıf büyümeyi kaydetti. Tüketim ve yatırım harcamalarının büyümeye yaptığı sağlam katkılar sayesinde ülke resesyona girmekten kurtuldu. Almanya için en kötüsü geride kalmış olabilir ama ekonomi henüz net bir toparlanma moduna da girmiş değil. 2019 yılı son çeyreğindeki yüzde 0,1 zayıf büyüme ile GSYH performansı ekonomik ivmenin ancak düşük seviyelerde istikrara kavuştuğuna işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde büyüme ivmesinin çok yavaş artacağını tahmin ediyoruz. Çünkü küresel ticari görünümün yatay seyretmesi ve Alman otomotiv sektörünün karşı karşıya kaldığı düzenleyici ve teknolojik zorluklar gibi devam eden yapısal sorunlar Alman GSYH büyümesi üzerinde baskı yaratacaktır. İkinci olarak, stokların yarattığı olumsuz etkiler silinmeye başlayacak ve sanayi sektörünün kademeli toparlanmasıyla baz etkileri olumluya dönecek olsa da ivmedeki hızlanma sabit yatırımların büyümesini harekete geçirecek kadar güçlü olmayacaktır. Sonuç olarak, sabit yatırımlar 2020 yılında duraksayacaktır. Diğer yandan, tüketim harcamaları Alman ekonomisine nefes veren ana kalem olmaya devam edecektir ama bu kalemin büyüme hızının artması da çok mümkün değil. Genel olarak değerlendirildiğinde, 2020 yılında Alman GSYH büyümesinin mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 0,6 gelmesini bekliyoruz.           

Fransa: İhracat yavaşlıyor

2019 yılının son aylarında ihracat birden kesildi. Ancak, son yayınlanan üretim, sipariş ve stok verilerine bakılacak olursa ihracatın şampiyonları sayılan başlıca sektörlerde kısmi bir toparlanma beklenebilir. Öncelikle, ulaşım ekipmanları sektörü son iki ayda alınan ek siparişlerden olumlu etkilendi. İleri tarihli sevkiyatların hazırlığına yönelik olarak sektörde son ürünlerin üretim ve stoklarında artış oldu. Diğer bir ihracat şampiyonu olan ilaç sektörü de son çeyrekte istikrarlı bir performans sergileyerek üretiminde yıllık yüzde 11’lik artış sergiledi. Ancak; otomotiv, tekstil ve ara malları farklı bir performans gösterdi. Bu sektörlerde üretim azalıyor ve yakın zamanda ihracatlarının da azalmaya devam etmesi bekleniyor. Otomotiv ihracatındaki düşüş son aylarda hızlandı ve ona paralel olarak plastik ve metal sektörleri de benzer performanslar sergiledi. Genel olarak değerlendirildiğinde, 2020 yılında toplam ihracat büyümesinin 2019 yılındaki ek 16 milyar euroyla karşılaştırıldığında 8 milyar euro daha az olacağı ve diğer sektörlerdeki düşüşleri maskeleyecek şekilde sadece birkaç sektörde yoğunlaşacağı söylenebilir.     

ABD: İşgücü piyasası beklenenden daha zayıf ve istihdam artışı yavaşlıyor

Ekonomi Aralık ayında 145bin kişilik istihdam yaratarak, 160 bin kişi olan beklentilere göre biraz daha zayıf performans sergiledi. Önceki iki ayın toplam ek istihdam verisinde de -14bin kişilik revizeye gidildi. Sonuç olarak, geçen sene yüzde 1,82 olan yıllık istihdam artış hızı yüzde 1,4’e geriledi. İşgücü piyasası sıkı olabilir ama büyümesi kesinlikle yavaşlıyor. Saatlik ücretlerdeki artış beklenmedik bir şekilde yıllık yüzde 3,1 seviyesinden yüzde 2,9 seviyesine gerileyerek Şubat 2019’daki zirvesi olan yüzde 3,4’ün net bir şekilde altında kaldı. Ekonomik yavaşlama sırasında gözden ilk çıkarılan “geçici işler” yıllık yüzde 0,5’lik bir gerileme gösteriyor. İmalat sanayiinde istihdamın 12 bin kişi azalması; ISM de dahil, sanayi üretimi, dayanıklı mal sipariş ve nakliye verileri gibi çoğu sanayi sektörü verisinde yaşanan düşüşü teyit eder nitelikteydi. Benzer şekilde, ekonominin lider sektörlerinden olan ulaşım sektöründe 10 yine sektöre ait düşüş gösteren çoğu veriyi teyit eder şekilde bin kişilik istihdam kaybı vardı. Yine de; işsizlik oranının yüzde 3,5’te sabit kalması, işsizliğe yönelik daha geniş bir gösterge olan U-6 verisinin yüzde 6,7 ile (25 yıllık) tarihi bir dip görmesi ve işgücüne katılım oranının yüzde 63,2’de sabit kalması biraz cesaretlendirici oldu.

Gelişmekte olan ülkeler: Başlıca ülkelerde uzun süren durgunluk

Gelişmekte olan ülkelerde imalat sanayii faaliyetleri üst üste sekizinci ayda da daralmaya devam etti. Aralık ayı toplam PM Endeksi 49,7 puan seviyesindeydi. Dışa açık gelişmekte olan ülkeler alt grubu için ise aynı rakam 48,7 oldu ki bu altı grup için bu üst üste 16. ay 50 seviyesinin altında kalınması demek. Bu, dışa açık ekonomiler için tarihi olarak imalat sanayiinde en uzun daralma yaşanan dönem. Tüm bu veriler ticarete yönelik siyasi endişelerin ne kadar derin olduğunun bir göstergesi. Diğer yandan; Hindistan, Brezilya ve Rusya gibi dışa daha kapalı ve daha büyük ekonomilerde de endeks 49,8’le zayıf seyretmeye devam etti. Daha da önemlisi bu ekonomilere ait ortalama PM Endeksinin 2013 yılındaki Fed sıkılaşmasından beri sadece 50,1 seviyesinde kalması söz konusu ülkeler için uzun süreli durgunluk hipotezinin geçerliliğini ortaya koyuyor. Diğer bir deyişle, bu ülkelerin “orta gelir tuzağı”na düşmüş olabileceğini gösteriyor. Gelişmeleri yavaş ve imalat sanayii sektöründe büyüme sınırlı. Ayrıca, Fed’in para politikasında sıkılaşmaya gitmesinin şokunu hafifletmek için ortaya koydukları yeniden dengeleme çabaları da büyümenin sürükleyicilerini zayıflattı. EH olarak, önümüzdeki yıllarda bu ülkelerin büyüme oranlarının Fed’in sıkılaşma öncesi dönemdeki oranlarına yeniden yaklaşmasına çok ihtimal vermiyoruz.       

Mercekteki Ülkeler

Kanada: İşgücü piyasası beklenenden daha güçlü ama istihdam artışı yavaşlıyor

Aralık ayında ekonomi 35,2 bin kişilik ek istihdam yaratarak, 25bin kişi olan beklentilerin üzerinde performans sergiledi ve Kasım ayındaki 71,2 bin kişilik tarihi olarak istihdamdaki en kötü 4. kayıp olan istihdam kaybının yarısını telafi etti. Önceki iki ayda 50,6 bin kişilik istihdam kaybının yaşandığı imalat sanayii sektörü 3,5 bin kişilik ek istihdamla sonunda bir zafer kaydetti. İşsizlik oranında da toparlanma görüldü. Geçen ay yüzde 5,9 olan oran yüzde 5,6’ya geriledi. Ancak, manşet rakamlar her ne kadar sağlam olsa da bazı detaylara bakıldığında hâlâ olumsuz sayılacak gelişmeler görülebilir. Örneğin, 2019 yılının ilk yarısında yaratılan ek istihdam 247,5 bin kişiyken ikinci yarıda bu rakam yavaşlayarak sadece 72,8 bin kişi oldu. Aralık ayında ücretlerdeki artış yıllık yüzde 4,5’ten yüzde 3,6’ya gerileyerek çok keskin bir şekilde yavaşladı. Çalışılan saat süresi son dört ayda üçüncü kez geriledi ve yıllık artışı son 10 yıldır yüzde 1,2 olan artış hızı ortalamasıyla karşılaştırıldığında yüzde 0,3’lük çok düşük bir orana düştü. Rapor karışık sinyaller verse de manşet rakamların iyi olması gelişmiş ülkelerin çoğu para politikasında gevşemeye gitse de) uzun süredir politika faiz oranını sabit tutan Kanada Merkez Bankası’nın duruşunu korumaya devam etmesi için yeterli olacaktır.                                 

Orta Avrupa: 2019 yılı sonunda enflasyon beklenenden yüksek geldi

Avrupa Merkez Bankası, Euro Bölgesinde enflasyonu yeniden canlandırmak için elinden geleni yaparken olumlu bir sürpriz oldu ve Aralık ayında; Polonya, Macaristan, Çekya ve Romanya’da tüketici enflasyonunda artış yaşandı. Kasım ayında; Polonya’da yüzde 2,6, Macaristan’da yüzde 3,4, Çekya’da yüzde 3,1 ve Romanya’da yüzde 3,8 olan enflasyon Aralık ayında; Polonya’da yüzde 3,4, Macaristan’da yüzde 4, Çekya’da yüzde 3,2 ve Romanya’da yüzde 4 oldu. Çekya ve Romanya’da enflasyon, merkez bankalarının hedef aralığının üst sınırını üst üste ikinci ay geçmiş oldu. Macaristan’da da enflasyon Aralık ayında hedef aralığının üst bandına dayanmıştı. Gıda ve yakıt fiyatlarındaki güçlü artışlar enflasyonu sürükledi ve fiyat artışları geçici de olsa faiz artırımı söylemlerini doğurdu. 2017 yılı ortasından 2019 yılı ortasına kadar para politikasında sıkılaşmaya giden Çekya aynı doğrultuda yine bir adım atabilir. 2018 yılında faizlerde artışa giden Romanya ise, ülkeye spekülatif sermaye girişlerinin artmasından ve bu nedenle halihazırda zaten dengesiz olan dış hesapların daha da bozulmasından endişe ettiği için faiz artışına gitmekte bu sefer çekimser davranabilir. Diğer yandan, Polonya ve Macaristan her ne kadar Aralık ayında bölgede en büyük enflasyon şoku yaşayan ülkeler olsalar da uzun süredir düşük olan faiz oranlarını korumaya devam edecektir Politika faiz oranları şu anda sırasıyla; Polonya için yüzde 1,5 ve Macaristan için ise yüzde 0,9.                            

Umman: Taht devri sorunsuz geçti

Umman Kralı Sultan Kabus bin Said 10 Ocak’ta vefat etti. Yerine, Kabus’un tahta geçmesi için önerdiği kişinin yazılı olduğu zarftan çıkan isim olan kuzeni Heysem bin Tarık geçti. Karar doğrudan kraliyet ailesi mensuplarınca alınmamış olsa da Heysem’in aileden gelecek herhangi bir meydan okumayla karşılaşması beklenmiyor çünkü her ne kadar iki kardeşi daha halef adayları arasında değerlendirilse de Umman ordusu kraliyet ailesi üyelerinden ziyade Sultan’a sadık. Barışçıl taht devri sonrasında hafta başında Umman tahvillerinde de değer artışı görüldü. Heysem’in geniş bir dış politika deneyimi bulunuyor ve dış politikada izlenen süreci devam ettirmesi öngörülüyor. Buna; dış politikadaki tarafsız tutumun sürdürülmesi ve; ABD, İran ve diğer Körfez ülkeleriyle ilişkilerin dengelenmesi de dahil. Yurtiçine bakılacak olursa, en büyük zorluk; yüzde 17 olan işsizliğe, yolsuzluk algısına ve ekonominin iyi idare edilememesine yönelik kamu hoşnutsuzluğunu gidermek olacak. 2014 yılından beri petrol fiyatlarının belirgin bir şekilde düşük kalması, bütçe ve cari işlemler dengesi açıklarını kalıcı bir hale getirerek kamu borcu ve dış borçlarda hızlı bir artışa neden oldu ve bu da orta vadede mali sürdürülebilirliğe dair endişeler yaratıyor.                  

Tayvan: Seçim sonuçları Çin’den ayrışmanın devam edeceğine işaret ediyor

11 Ocak’ta Tsai Ing wen Tayvan’ın yeni cumhurbaşkanı olarak seçildi ve partisi (DPP) Yasama Yuanında çoğunluk sağlamayı sürdürdü. Bu sonuçlar, Tsai’nin görevdeki ilk döneminde aynı siyasi politikaları devam ettireceğini gösteriyor. Bunlar arasında Çin’den ayrılmak, yurt dışındaki Tayvan üretiminin ülke içine taşınması ve ihtiyatlı, enerji, altyapı ve çocuk bakımı harcamaları yer alıyor. Söz konusu adımlar teknoloji ve çevreci enerji sektörleri için faydalı olabilir. Tayvan ve Çin arasındaki ilişkiler bu dönemde dalgalı olacaktır. Turizm ise başlıca kurbanlar arasında yer alacaktır ve bu da Tayvan’da turizm ve perakende sektörleri için daha fazla aşağı yönlü risk yaratacaktır. Ancak, Allianz Trade olarak taraflar arasındaki ilişkinin kısa veya orta vadede ciddi bir şekilde zarar görmesini beklemiyoruz. Kötü bir senaryonun ortaya çıkması halinde ise durumdan en çok zarar görecek sektörler; metal, gıda, taşıt araçları ve enerji olacaktır. 2021 yılında ekonomik büyümede hafif bir artış olacağı varsayımımızı koruyoruz ve 2019 yılındaki yüzde 2,2’lik büyüme sonrasında 2020 yılında yüzde 1,5 ve 2021 yılında yüzde 1,9 büyüme olmasını bekliyoruz. 2020 yılında ülkede iflaslarda yüzde 2 artış olacağını öngörüyoruz.  

 

FERAGATNAME

Bu değerlendirmeler, her zaman aşağıdaki feragatnameye tabidir. Bu materyal, bir Allianz şirketi olan Allianz Trade SA tarafından yayınlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır, tavsiye amaçlı değerlendirilmemelidir. Bu bilginin alıcıları kendi bağımsız değerlendirmelerini yapmalıdır ve sadece bu bilgilere dayanarak harekete geçmemelidir. Bu materyal, bizim onayımız olmaksızın çoğaltılmamalı ve hiçbir belgeye eklenmemelidir. Yasaklanmış̧ olabileceği hiçbir yargı alanında dağıtımına kalkışılmamalıdır. Bu bilginin güvenilirliği bağımsız olarak Allianz Trade tarafından doğrulanmamıştır ve bilginin doğruluğu ile bütünlüğü hakkında Allianz Trade hiçbir şekilde (söyleyerek veya ima yoluyla) temsil veya garantide bulunmamakta, bu bilgiye güvenmek ve onu kullanmak nedeniyle doğabilecek hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemektedir. Aksi belirtilmedikçe, sadece Allianz Trade Finans Departmanı’nın tüm görüş ve tahminleri bu tarihten itibaren hiçbir bildirim olmaksızın değiştirilebilir. Allianz Trade SA, Fransa Mali Pazar Yetkilisi tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) euro-dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu’na sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir.