24 Eylül 2019 Haftalık İhracat Risk Raporu

ABD: Konut piyasasında iyileşme var ama öncü göstergeler düşüşte

Konut piyasasından sonunda cesaretlendirici veriler geldi. Yine de bu piyasanın oynaklığı temkinli bir değerlendirme gerektiriyor. Üç kez üst üste düşüş gösteren konut başlangıçları verisi Ağustos ayında aylık olarak yüzde 12,3’lük artışla yıllık yüzde 6,6’lık yükseliş sergiledi. Konut başlangıç izinleri de aylık olarak yüzde 7,7’lik ve yıllık yüzde 12’lik artış kaydetti ama bu verinin de oynak olduğu ve bir ay önce yıllık sadece yüzde 0,1 arttığı unutulmamalı. Mevcut konut satışları ise diğerlerine göre biraz daha az oynak. Aylık yüzde 1,3 artan satışlar yıllık olarak yüzde 2,6’lık sağlam bir artış yakaladı. Bu evlerin (mevcut konutların) fiyatları ise aylık olarak yüzde -0,8’le üst üste ikinci kez düştü ve yıllık fiyat artışı yüzde 4,7 oldu. Ne yazık ki bu oran, yıllık yüzde 3,2 olan ücret artışından daha fazla. Konut arzının resesyondan beri düşmüş olması da fiyat artışlarını körüklüyor. Ağustos ayında arz 4 aya düşerek son beş ayın dibini gördü. Sonuç olarak, Ağustos ayı konut verileri belirgin şekilde iyileşme kaydetmesine rağmen oynaklığını koruyor ve bu alanda yapısal sorunlar devam ediyor. Önümüzdeki 6-9 aylık süreç için öngörü sağlayan Öncü Göstergeler endeksi ise ne yazık ki aşağı yönde hareket ediyor. Son dört ayda endeks sadece bir kez pozitif değer aldı ve yıllık artış oranına bakıldığında geçen senenin Ağustos ayında yüzde 6,3 olan oranın bu sene aynı ayda yüzde 1,1’e gerilediği görülüyor.          

Euro Bölgesi: 2020 yılı ilk çeyreğinde büyümenin dip yapmasını bekliyoruz

Öncü göstergeler önümüzdeki dönem için çok zayıf bir büyüme performansına işaret etmeye devam ediyor. Üçüncü ve dördüncü çeyreklerin her ikisinde de çeyreklik bazda yüzde 0,2’lik büyüme bekliyoruz. İmalat sanayi PM endeksi yeni siparişler ve istihdam beklentilerinde daha fazla kötüleşme nedeniyle Eylül ayında 1,4 puan düşerek 45,6 seviyesine geriledi. Beklentiler 47,3 olacağı yönündeydi. Hizmetler sektörü endeksi ise beklentilere paralel olarak 53,5 seviyesinden 52 seviyesine geriledi. Bu sektörde kötüleşme genel olarak her ülkede görülmesine rağmen en çok Almanya nedeniyle hissedildi. ABD’nin Avrupa’ya yönelik getireceği korumacı önlemlerin ters etkileri, ABD-Çin arasındaki ticari gerilimin yarattığı artan oynaklık ve yüksek seviyedeki stoklarda düzeltmeyle doğacak negatif etkiler Euro Bölgesinde GSYH büyümesinin 2020 yılının ilk çeyreğinde dibe inmesine neden olacaktır (çeyreklik bazda yüzde 0 veya yüzde 0,1). ABD’nin Euro Bölgesine yönelik getireceği korumacı önlemler arasında: Airbus’a getirilecek yüzde 10’luk cezalandırıcı gümrük vergisi ve ABD’ye otomotiv ihracına getirilecek yüzde 10’luk gümrük vergisi gibi önlemler yer alıyor. Eylül ayında stokların yeni siparişlere oranı yeniden arttı (1,15) ve 2011 yılından beri görülen en yüksek seviyeye tırmandı. Genel olarak bakıldığında Euro Bölgesi GSYH büyümesinin 2020 yılında sadece yüzde 1 olmasını bekliyoruz. Aşağı yönlü riskler yüksek kalmaya devam etse de, harcanabilir gelir ve düşük faiz oranlarının hizmet ve inşaat sektörlerinde daralmayı önlemesini ve bu nedenle bölgenin resesyondan kaçınabilmesini bekliyoruz.           

Almanya: 2020 için resesyon riski arttı

Eylül ayında Alman ekonomisinde iş çevreleri beklentilerinde Mart ayından beri az da olsa ilk kez bir iyileşme oldu ve ifo endeksi 0,3 puan artışla 94,6 seviyesine çıktı. Bu hafif iyileşme mevcut iş ortamının birazcık daha olumlu değerlendiriliyor olmasından kaynaklandı. Ancak, şirketlerin önümüzdeki altı aya yönelik beklentileri yine olumsuzdu. Ayrıca, önceki aylara göre daha sınırlı bir kötüleşme olsa da Almanya için çok önemli olan imalat sanayiinde iş ortamı daha da kötüleşti. İş çevreleri beklentilerindeki kötüleşme 2020 yılında resesyon riskinin yüksek kalacağına işaret ediyor. Küresel ticaret ve Alman otomotiv endüstrisinin görünümünün sönük olması, bunlara ek olarak ticaret ve Brexite yönelik siyasi belirsizliklerdeki artış görece sağlam hizmetler sektörüne rağmen Alman ekonomisinin kaldırabileceğinden fazla gibi duruyor. 2019 ve 2020 yıllarında Alman ekonomisinin sadece yüzde 0,6 büyümesini bekliyoruz. Bu da Euro Bölgesi geneline bakıldığında ortalamanın yaklaşık yarısı kadar bir seviye demek.     

Fransa: Otomotiv sektörü

Fransa imalat sanayii sektörü otomotiv arz zincirine yönelik zayıf beklentilerden olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Genel olarak bakıldığında imalat sanayiinde güven endeksi Eylül ayında görece istikrarlı seyrederek 102 puan seviyesinde kaldı. Bu da; son altı ay ve imalat sanayinin yılda yaklaşık yüzde 1 büyüdüğü 2015-2016 yılları ortalamasıyla aşağı yukarı aynı. Ancak, otomotiv üreticileri, tedarikçileri, metal ve plastik sektörlerinde siparişler hâlen düşük ve stoklar yüksek. Özellikle de otomotiv arz zincirine girdi olan ara mallar durumdan çok etkileniyor. Yeni gelen bilgilere göre otomotiv üreticilerinin stokları yine ortalamanın üzerine çıkmaya başladı. Almanya, İtalya ve İngiltere gibi ihracat destinasyonlarında otomotiv tescillerindeki zayıf eğilim bu durumu biraz açıklasa da Fransız otomotiv üreticilerinin yerel siparişleri de görece düşük. Bu da, önümüzdeki aylarda araba satışlarında yurtiçi dahil düşüş olacağının bir işareti. Genel olarak bakıldığında otomotiv sektörü üzerindeki talep baskısı ilk yarıda iyi performans gösteren imalat sanayii üretiminin yavaş yavaş düşüşe geçeceğine işaret ediyor bu da GSYH büyümesinde yavaşlama anlamına gelecektir. 2019 yılı 3. çeyreğinde büyümenin çeyreklik bazda yüzde 0,2 olmasını bekliyoruz.     

Mercekteki Ülkeler

Arjantin: Ufukta çift dipli resesyon

Yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 0,04 düşüş gösteren GSYH ikinci çeyrekte de yüzde 0,34 daraldı. Üst üste dört çeyrek düşüş gösteren özel tüketim harcamaları duruşa geçerken yatırımlar 2017 yılının son çeyreğinden beri ilk kez arttı (çeyreklik bazda yüzde 1,5). 2018 yılının ikinci çeyreğiyle karşılaştırıldığında ekonomi yıllık olarak yüzde 1,8 küçüldü ve bu da dipten çıkışın sinyallerini veriyor. Düşüş hızı resesyon süreci ortalaması olan yüzde 4,9’a göre azaldı. Ancak; son finansal çalkantılar, yükselen siyasi risk ve yeniden yapılandırmayla ilgili açıklamalar Arjantin’i 3. çeyrekten itibaren yeniden 2020’ye yayılan yeni bir resesyona sürükleyecektir. Temmuz ayında hafif düzelen ekonomik beklentiler Ağustos ayında bizim oluşturduğumuz NowRisk göstergesine göre 2011’den beri görülen en düşük seviyesine geriledi. Öyle ki, şirketlerin finansal koşullardaki sert bir daralmaya karşı kendilerini hazırlamaları gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir şey olursa bu durumun etkileri; döviz kanalı enflasyon ithalatı ve çok sınırlayıcı para politikasının tüketici harcamalarını ve yatırımlarını olumsuz etkilemesi ve iş çevrelerinin beklentileri nedeniyle yatırımlar da olumsuz etkileneceği için 2018 yılında olduğu gibi reel ekonomiye de intikal edecektir.      

İngiltere: Altı şirketten biri “sert Brexit” için hazır olmadığını hissediyor

İlk çeyrekte olduğu gibi 3. çeyrekte de ekonomik faaliyetler 31 Ekim’deki Brexit öncesi ihtiyati stoklama ile şekillenecek. İngiltere Merkez Bankası 3. çeyrek anketi altı şirketten birinin “sert Brexit” için hazır olmadığını gösteriyor. Burada “sert Brexit”ten kasıt Kasım başından itibaren uygulamaya konacak bir DTÖ ticari rejimi. Önceki ankette bu oran her 10 şirketten biri kadardı. Şirketlerin neredeyse yüzde 20’si daha fazla ihtiyati plan yapmayı düşündüklerini söyledi. Temmuz anketinde bu oran yüzde 25’ti. Ancak, önceki anketlere göre daha fazla şirket (şirketlerin yüzde 30’dan fazlası) karayolu ve/veya liman nakliyeleriyle ilgili düzenlemelerinde değişikliğe gideceğini açıkladı. Her ne kadar son dakikada 50. Maddenin 2020 yılı ortasına veya 3. çeyreğine kadar uzatılmasını beklesek de, “sert Brexit” riski hâlen yüksek (yüzde 40). Yıl sonunda ihtiyati stoklamayla ilgili düzeltme nedeniyle teknik bir resesyon bekliyoruz. Genel olarak bakıldığında 2020 yılında GSYH büyümesi zayıf olacaktır (yüzde 0,8, 2019’da ise yüzde 1,2). Üçüncü çeyrekte önümüzdeki 12ay için yatırım niyetleri daha düşük talep ve daha sıkı kredi koşulları nedeniyle 2009’dan beri ilk kez negatife döndü.     

Mısır: Ücretler

Mısır’da son dönemde ortaya çıkan sosyal gerilimler 2011 yılındaki ayaklanma ve sonrasında da önemliydi (satınalma gücüne yönelik sorunlar). Ekmek fiyatlarındaki artış 2011 ayaklanmasında ana tetikleyici unsurdu. Yıllar süren sermaye kontrolleri sonrasında hükümet EGP’yi Kasım 2016’da yüzde 50 devalüe etti ve sübvansiyonları yavaş yavaş azaltmaya başladı. Bu da, enflasyonda hızlanmayı beraberinde getirdi. Enflasyon oranı 2017 yılında yüzde 30’un üzerine çıkarak zirve yaptı (Ağustos 2019 itibariyle yıllık yüzde 7,5). Hükümet asgari ücretleri de dondurdu. Bu üç politik önlem, ithal ikamesini hızlandırarak (ülkede üretimi arttırarak) ticaret açığının azalmasına yardımcı oldu. İşsizlik oranı 2019 yılı 2. çeyreğinde yüzde 7,5’e geriledi (2016 yılı 2. çeyreğinde yüzde 12,6’ydı). Yıllık GSYH büyümesi yeniden yüzde 6’lara tırmandı ve döviz rezervleri 10 aylık ithalatı karşılayabilecek seviyeye yükseldi (2017 yılında 3 aylık seviyedeydi). Nisan 2019’da hükümet asgari ücretleri yüzde 67 arttırarak beş yıllık dondurma sürecine son verdi. Ancak, nüfusun neredeyse dörtte üçü zaten asgari ücrete tabi değil. Sosyal gerilimleri azaltmak ve büyümede istikrar sağlamak için önümüzdeki yıllarda ücret artışlarını genele yaymak önemli olacak.    

Endonezya: Büyümeyi destekleyici para politikası

Geçtiğimiz hafta Endonezya Merkez Bankası (BI) faiz oranlarında 25 baz puanlık indirime giderek oranı yüzde 5,25’e çekti. BI aynı zamanda bankaların borç verme kapasitesini ve yeni kredilere olan talebi canlandırmak için bir dizi makro ihtiyati borç verme kuralı açıkladı. Enflasyon kontrol altında kaldığı (Ağustos ayında yıllık yüzde 3,5’le BI’nın hedef aralığı olan yüzde 2,5-4,5’in ortasında) ve IDR istikrar sergilediği için (Yıl başından bu yana USD’ye göre yüzde 3 değer artışı) merkez bankası büyümeyi desteklemeye odaklanmış durumda. 2018 yılı genelinde yüzde 5,2 olan reel GSYH büyümesi 2019 yılının ilk yarısında hafif bir düşüşle yüzde 5,1’e gerilemiş olsa da bu istikrar sadece kamu harcamalarındaki artış (yıllık yüzde 6,7) ve net ihracatın yılın ilk yarısında büyümeye olumlu katkı yapmasından (reel ithalatta (yıllık yüzde -7,2) ihracata göre (-yüzde 1,9) ciddi düşüş olmasından dolayı kaynaklandı. Dolar cinsinden nominal ihracat Temmuz-Ağustos 2019 döneminde yıllık yüzde 7,5 daralma sergilediği için 3. çeyrekte ihracatta resesyonun devam etmesini bekliyoruz. Küresel büyüme ve ticaret bocalama içinde göründüğü için ülkede büyümenin desteklenmesi amacıyla 2019 yılında en azından bir kez daha faiz indirimine gidilebilir. 2019 ve 2020 yıllarında büyümenin sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 4,6 olmasını öngörüyoruz.

 

FERAGATNAME

Bu değerlendirmeler, her zaman aşağıdaki feragatnameye tabidir. Bu materyal, bir Allianz şirketi olan Allianz Trade SA tarafından yayınlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır, tavsiye amaçlı değerlendirilmemelidir. Bu bilginin alıcıları kendi bağımsız değerlendirmelerini yapmalıdır ve sadece bu bilgilere dayanarak harekete geçmemelidir. Bu materyal, bizim onayımız olmaksızın çoğaltılmamalı ve hiçbir belgeye eklenmemelidir. Yasaklanmış̧ olabileceği hiçbir yargı alanında dağıtımına kalkışılmamalıdır. Bu bilginin güvenilirliği bağımsız olarak Allianz Trade tarafından doğrulanmamıştır ve bilginin doğruluğu ile bütünlüğü hakkında Allianz Trade hiçbir şekilde (söyleyerek veya ima yoluyla) temsil veya garantide bulunmamakta, bu bilgiye güvenmek ve onu kullanmak nedeniyle doğabilecek hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemektedir. Aksi belirtilmedikçe, sadece Allianz Trade Finans Departmanı’nın tüm görüş ve tahminleri bu tarihten itibaren hiçbir bildirim olmaksızın değiştirilebilir. Allianz Trade SA, Fransa Mali Pazar Yetkilisi tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) euro-dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu’na sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir.