Küresel kimyasal üretimi 2020 yılında pandemi nedeniyle kısmen durmuş, 2021 yılında, sınırların ve fabrikaların yeniden açılmasıyla hızla toparlanarak, 2022 yılında konsolide oldu. Ancak, yılın ilk yarısında sektörde genel olarak gözlenen olumlu hava, ikinci yarıda enflasyon, merkez bankalarının şahin duruşu ve Rusya ihracatının durması nedeniyle zayıfladı. Dünya ekonomisinin önümüzdeki çeyreklerde zayıflamaya devam etmesi beklendiği için belirli kimyasal ürünlere yönelik nihai pazar talebinin 2023 yılında azalacağını düşünüyoruz.
Buna paralel olarak, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmeye karar vermesinin ardından Batı'nın uyguladığı yaptırımlara yanıt olarak Rusya'nın doğal gaz arzını kesmesiyle Avrupa bir enerji kriziyle karşı karşıya. Enerji ihtiyacını karşılamak için Avrupa, ABD, Katar ve Nijerya'ya kıyasla daha yüksek enerji faturası anlamına gelen LNG'ye giderek bağımlı hale geliyor. Kimya sektörü de en büyük enerji tüketicilerinden biri olarak şu anda bu riski taşıyor. Farklı alt sektörleri farklı şekillerde etkileyecek olsa da enerji fiyatlarının yüksek kalması ve hükümetlerin hızlı çözüm bulamayışı üretim maliyetlerini karşılanamaz duruma getirebilir.
Bu durumdan en çok “ticari kimyasal” üreticileri etkilenecek. Çünkü, amonyak, üre gibi bazı kimyasalların üretimi hem çok fazla gaz gerektiriyor, hem de bu alt sektör tedarik zincirinin ilk halkasında yer aldığı için fiyatlama gücü yüksek değil. Bunun da ötesinde, emtia kimyasalları segmentinde marjlar daha düşük, çünkü ürünlerin doğası olan basit ve dönüştürülmeyen yani ekstra bir katma değer içermeyen yapısı nedeniyle satış fiyatları düşük.
Buna karşılık, “özel kimyasal” üreticileri daha yüksek fiyatlandırma gücüne sahip. Belirli pazarlar için belli özelliklerde ve miktarlarda üretilen ürünlerin doğası gereği bu segmentteki oyuncular, müşterilerine üretim maliyetlerini daha fazla yansıtabiliyor.
Örneğin gübre fiyatları; yalnızca Rusya'nın, yaygın olarak gübre üretiminde kullanılan amonyak, potasyum ve üre gibi kimyasalları ihraç etmemesinden değil, Avrupa'daki gübre üreticilerinin hammadde olarak gazın en büyük tüketicileri arasında yer alması nedeniyle de çok arttı. Gübrenin gıda üretimindeki önemli rolü göz önüne alındığında, artan fiyatlara rağmen bu segmentteki şirketler satışlarına devam etmeyi başarıyor.
Son olarak, petrokimya 2022 yılında dünya çapında oldukça fazla kazanım elde eden bir segment oldu. Yılın ilk çeyreğinde petrol fiyatları 2007 yılından beri görülmeyen seviyelere ulaştığı için şirketler petrol türevlerinin olağanüstü şekilde yükselen fiyatlarından yararlandı.
Coğrafya açısından, ABD'li kimya üreticileri nispeten daha ucuz doğal gaz kullandıkları için Avrupalı rakiplerine göre rekabet avantajı elde ederken, Çin, Rusya'nın kaybettiği pazarı ele geçirmek için özellikle temel kimyasallar segmentinde üretim kapasitesini artırıyor.
Petrol ve Doğal gaz fiyatlarının 2022 yılının ilk yarısında savaşında etkisiyle yükselmesi ve devamındaki yaptırımlar vb. uygulamalar nedeniyle firmaların karlılıklarında da çeyreksel bazda benzer yönlü dalgalanmalar ve hareketlenmeler görülmüştür. Tedarik zincirindeki aksaklıklar, hammaddeye erişimdeki ve teminindeki zorluklar, yüksek fiyatlar ile ithalat yapılması ticareti olumsuz etkilemiştir.
Türkiye Dünya pazarında 0,7 % paya sahiptir. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin toplam ihracatı 2022 Ekim ayında 2021 Ekim ayına göre yüzde 3 artarak 21,3 milyar dolar olarak bildirildi. Kimya sektörü ise Ekim ayında yüzde 15 artışla 2,6 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’de Kimya sektörünün en önemli sorunlarından biri yüzde 75 oranında ithal hammaddeye bağımlı olmasıdır. Türkiye toplam dış ticaret açığından kimya sektörünün 2022 Ekim ayına kadar aldığı pay yüzde 25 civarındadır.
Globalde yapılan regülasyonlar ile 2023 yılı daha farklı bir yıl olacak. Avrupa Birliği tarafından yayımlanan regülasyonlar aşağıdaki gibidir.
- Sürdürülebilirlik için Yeni Kimyasallar Stratejisi,
- AB Renovasyon Dalgası ( AB BauHaus Projesi ) , Tasarımdan Başlayarak Güvenli ve Sürdürülebilir Ürünler,
- Sürdürülebilir Ürün İnisiyatifi,
- 55’e Uyum (AB’nin iklim krizi ile mücadele kapsamında karbon emisyonlarının 2030 yılına kadar %55 oranında azaltılması hedefine ulaşmak için çıkarmış olduğu politikaların ve tedbirlerin bulunduğu uyum raporu (iklim, ulaşım, enerji, arazi kullanımı, vergilendirme)
- Dijital Ürün Pasaportu,
- CBAM (SKDM- Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ) ,
- REACH 2.0 (AB’nin Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlamalarına Dair Tüzüğü)