Global economic outlook 2021

Büyük yeniden açılış: yeni fırsatlar, eski riskler

Haziran 2021

Yönetici Özeti

  • Aşılama kampanyaları ekonomilerin yeniden açılışını şekillendirecek: Gelişmiş ekonomiler, bağışıklığı artırma kampanyalarında başarılı olsa da aşı olma konusunda yaşanan tereddütler ve ikinci nesil aşılar baş ağrıtan öncelikli konular olarak ağırlıklarını korumaya devam ediyor. Bu arada, Asya'da ve Gelişmekte Olan Ülkelerdeki yetersiz aşılama, büyüme oranlarında farklılaşmalara neden olabilir.
  • Çok yönlü toparlanma: ABD’de ekonomi üzerinde baskı yüksek, Avrupa’da ise düşük. 2021 yılında küresel GSYH’nin %5,5 büyümesini ve ABD’nin büyüme yarışında açık ara başı çekmesini bekliyoruz. ABD’yle karşılaştırıldığında Avrupa’nın kriz öncesi büyüme rakamlarına ulaşması fazladan bir yıl alacak. ABD, 2022 yılının ilk çeyreğinde kriz öncesi büyüme rakamlarını yakalayacak. Avrupa’nın kriz öncesi büyüme trendine geri dönmesi ise – o da eğer gerçekleşirse – fazladan dört yıl alacak
  • Baskılanan tüketim, artan harcamalarla kendini göstermeye başladı. Ancak Avrupa’da 500 milyar euro ve ABD’de 1 trilyon dolar kadar elde tutulan tasarruf bulunuyor. Tüketim toparlanmaya öncülük edecek. Bastırılmış tüketimin 2021'de ABD ve İngiltere'de GSYH'nin %3'ü ve çoğu Avrupa ülkesinde GSYH’nin yaklaşık %1,5’i kadar olacağını tahmin ediyoruz. Ancak, ihtiyati nedenlerle biriktirme davranışları devam edecek ve bu da ileriye yönelik politika kararlarını zorlaştıran bir faktör olacak.
  • Enflasyon, ama hangi enflasyon? Arz taraflı darboğazlar (hammadde, nakliye kapasitesi, işçi), muhtemelen maliyet enflasyonunu 2021'in sonuna kadar beş yılın en yüksek seviyesinde tutacak. Şirketlerin fiyatlama gücü özellikle de Avrupa’da sınırlı kalmaya devam ediyor. İstihdam açığı (Euro Bölgesi'nde 4 milyon iş ve ABD'de 7 milyondan fazla iş) ücretler üzerinde baskı yarattığı için hanehalkının satın alma gücü de baskı altında kalıyor. Ancak, paranın dolaşım hızı rekor düzeyde düşük olduğu için parasal enflasyon öngörülmüyor.
  • Genişleyici maliye ve para politikaları arasındaki pazarlık devam edecek. Merkez bankalarının sabırlı olmalarını ve 2023 yılından önce faiz oranlarında artışa gitmemelerini bekliyoruz (bazı istisnalar: Norveç, Yeni Zelanda ve Eylül 2022'ye kadar İngiltere). 2020 yılında toplam küresel borç 24 trilyon dolardan fazla arttı. Bunun yarısı kamu borcu ve diğer yarısı da özel sektör borçları. Gelişmekte olan ülkeler, piyasa beklentilerindeki ani değişimlere karşı çok daha hassas. Bu da söz konusu ülkelerin para birimlerinin değerlerinde veya borçlarında ani değişimler olabileceği anlamına geliyor.
  • Avrupa için olası siyasi yol ayrımı ufukta görünüyor. Ancak, 2012 krizi 2022 yılında tekrar edilmeyecek. Euro Bölgesi'nde Yeni Nesil AB fonu ve AMB toparlanmayı destekleyecek ve finansal stresi önlemeye çalışacak. Ancak Almanya-Fransa seçimleri politika sürprizleri yaratabilir. Ülkeler arası farklılıkların ve İtalya’nın durumu takip edilmeli.
  • Kredi riskleri kontrol altında. İflas bulmacası devam ediyor. Şirket borçlarının yeni zirvelere yükselmesi ancak bilançolardaki nakdin de artması ve şirketlere 2022 yılında da likidite desteğinin devam edecek olması bu durumu tetikliyor. Avrupa’da finans dışı sektörlerdeki şirketlerin borçlarının sürdürülebilirliği için marjlarını ortalama yüzde 1,5 puan artırması gerekiyor.
  • Sanayi politikasının yeni rotası; yeşil. Daha temiz bir büyüme modeline geçiş, gerçek bir yeni sanayi politikasının tanımlanmasını gerektirecek. Bu politika kapsamında, yeni mali kaynaklar yaratılması, geçiş sürecinin teşvik edilmesi, yerli üreticilerin korunması ve altyapı yatırımları yapılması ihtiyacı olacak. 2021-2050 döneminde, net sıfır emisyon dönüşümünü sağlamak için yıllık enerji sektörü yatırımlarının küresel GSYH'nin yaklaşık %1'i kadar artması gerekiyor. 1,3 trilyon dolar ile yenilenebilir elektriğe yapılan yatırımın, şimdiye kadar fosil yakıt tedariğine harcanan en yüksek seviyeyi (2014 yılındaki 1,2 trilyon dolar seviyesi) aşması gerekecek.
  • Politik riskler, bir tür ABD paternalizmi ve çok taraflılık taktiği ile devam ediyor. ABD, iklim değişikliği ve vergi politikalarına yönelik yeni bir küresel ve çok taraflı girişimler dalgası başlattı. Ancak, uluslararası katılımın canlanacağı bu girişimler seçici olmayan bir “çok-taraflılık” anlamına gelmek zorunda değil. Zira, 2021 yılında ticari korumacı önlemler halihazırda uygulanıyor. Bu bakımdan en aktif ülke ABD ve net olarak en çok hedef alınan ülkeler de Çin ve Almanya. Asya-Pasifik bölgesi, serbest ticaret anlaşmalarının (örneğin RCEP, CPTPP, vb.) genişlemesi ve uygulanmasında biraz hızlanabilir ama Covid-19 kriziyle kötüleşen jeopolitik gerilimler bölgede hâlâ aktif (Örneğin. Çin ve “Dörtlü Güvenlik Diyaloğu üyeleri”)
  • Piyasalar risk almaya meyilli tutumlarını sürdürüyor ama içsel finansal istikrarsızlıklara dikkat edilmeli. Çoğu yatırım aracı, “büyük yeniden açılışın” önünden koşuyor ve politika desteği de beklenenden çok daha güçlü. Ancak, yukarı yönlü gidişat sınırlıyken artan dengesizlikler aşağı yönlü riskleri artırıyor.
Şekil 1: Küresel GSYH Büyüme Tahmini, %
Figure 1: Real GDP growth forecasts, %
Sources: Allianz Trade, Allianz Research