29 Mayıs 2019 Haftalık İhracat Risk Raporu

Allianz Trade Ekonomik Araştırmalar

Haftalık İhracat Risk Görünümü

29 Mayıs 2019

Haftanın Verisi

Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranı yüzde 51

Manşetlerde

AB Seçimleri: Yönetimde uzlaşı ve uyum artık daha da önemli

Avrupa parlamentosu seçimleri 23-26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşti ama seçime 2014 yılındaki kadar ilgi yoktu. Avrupa Birliği’ne muhalif olan partiler yüzdelik bazda 2 puan daha fazla oy alsa da yüzde 33,33’lük azınlığa ulaşamadı. Yeşiller partisi beklenenden daha fazla oy aldı. Sonuçlar bölünmüş bir AB Parlamentosuna işaret ediyor ve 40 yıldır ilk kez en az üç partiden oluşması gereken bir koalisyon söz konusu. Bu da, yeni siyasi döngüler anlamına geliyor. İleriki yıllarda siyasi bir duraksama yaşanmaması için Avrupa Birliği yanlısı partilerin (EPP, S&D, ALDE&R, Yeşiller) daha yakın bir birlik içerisinde olmaları gerekiyor. Satınalma gücü, sosyal güvenlik, savunma ve iklim değişikliği gibi konularda büyük ihtimalle siyasi uzlaşıya varmak sorun olmayacak ama “ortak sanayi politikası” ve işsizlik sigortası tasarısı gibi konularda uzlaşıya varmak biraz daha zaman alacak. Bize göre yeni serbest ticaret anlaşmaları, daha fazla finansal ve mali entegrasyon (Sermaye Piyasaları Birliği, Ortak Mevduat Sigortası Tasarısı, Euro Bölgesi Merkezi Bütçesi vb) ve AB genişlemesi gibi konularda önümüzdeki beş yıllık süreçte bir uzlaşı sağlanması çok zor olacak. Seçimleri takip eden süreçte 1 Kasım’da iş başı yapması beklenen AB Komisyonu Başkanı ve Delegelerinin seçimi var.       

ABD: Tüketici güvenindeki artış imalat sektörüne yansımıyor

Tüketici güven endeksi Mayıs ayında 4,9 puan artarak güçlü bir seviye olan 134,1 puana çıktı. Tüketicilerin mevcut ekonomik durum değerlendirdikleri endeks 6,2 puan artarak 175,2 ile son 18 yılın en yüksek seviyesini gördü. Beklentilerde de iyileşme vardı. Bu alt bileşene ait endeks 3,9 puan artışla 106,6 seviyesine ulaştı. Ancak, mevcut ve geleceğe yönelik değerlendirmeler arasındaki fark giderek açılıyor (-66,3’ten -68,6’ya). Bu da, gelecekte bir resesyon olacağına dair güçlü bir gösterge. Hatta, aradaki fark son altı resesyon dönemindeki beş seferden daha az. Ayrıca, tüketici güvenindeki artışın ne imalat ne de konut sektörlerine olumlu bir yansıması olmuyor. Nisan ayında dayanıklı mallara yönelik yeni siparişler aylık bazda yüzde 2,1 düşerek yıllık olarak sabit kaldı (yüzde 0). Düşüşte aylık yüzde 3,4 azalan otomobil satışları sürükleyici oldu. Otomobil satışlarının yıllık artış oranı yüzde 2,9 olsa da bu oran sadece üç ay önce yüzde 10,6’ydı. Otomobil ve diğer oynak bileşenler çıkarıldığında “çekirdek ürünlere ait” sipariş sayısındaki büyüme hayal kırıcıydı. Aylık yüzde 0,9 düşen sipariş sayısı yıllık olarak yüzde 1,3’e geriledi ve uzun dönem ortalaması olan yüzde 2,9’un altında kaldı. Benzer şekilde yeni konut satışları da aylık bazda yüzde 6,9 azaldı. Bunda en çok aylık yüzde 11,9 artan fiyatlar etkili oldu.      

Fransa: Geri Dönüş

Zor geçen iki seneden sonra Fransa’da tüketiciler yeniden sahneye geri dönüyor olabilir. Mayıs ayında mal tüketimi enerji dışarıda bırakıldığında aylık yüzde 0,2 ile sabit kalmış olsa da hanehalkı güven endeksi en son bir sene önce görülen 99 puan seviyesine geri döndü. Aynı anda imalat sanayii sektöründe yurtiçinden gelen siparişlerde de iyileşme olacağına dair işaretler vardı (bknz. 24 Mayıs 2019 tarihli haftalık rapor). Hanehalkı güveninin yeniden artmasının en önemli nedenlerinden biri “gelecek finansal duruma” ilişkin beklentilerin en son 2017 yılı ortalarında görülen seviyelere çıkmasıydı. Satın alma gücünün 2019’da yüzde 2,7 artmasına yönelik beklentiler ve mevcut faiz oranlarının düşük olması da bunun tetikleyicileriydi. Bunun sonucu olarak da hanehalkının daha fazla dayanıklı mal satın alması ve yatırımlarının artması bekleniyor. Hanehalkının yüzde 9,5’i önümüzdeki iki yıl içinde yeni bir ev almayı planlıyor. Bu rakam, Ocak ayına göre yüzdelik bazda 1,5 puan ve son 10 yıllık ortalamaya göre yüzdelik bazda 2 puan daha yüksek. Bu da, son iki çeyrektir düşüşte olan oturuma yönelik konut yatırımlarının yakında 2019 yılında yüzde 0,5, 2020 yılında yüzde 2,2 olmak üzere yeniden artmaya başlayacağı anlamına geliyor. Bu gelişmeler, GSYH büyümesinin yavaş yavaş artacağı ve 2019 yılında yüzde 1,2 ve 2020 yılında yüzde 1,5 olacağı tahminlerimizi destekliyor.       

Tunus: Uçurumun kenarında yaşamak

Son haftalarda Tunus birçok kötü ekonomik gelişmeye sahne oldu. İlk çeyrekte tarımsal üretimin aniden durduğu gözlendi, Nisan ayında ticaret açığı rekor seviyeye çıktı ve döviz rezervleri giderek azaldı. İlk çeyrekte GSYH büyümesi son üç yılın en düşük seviyesi olan yüzde 1,1’e geriledi. 2018 yılında yüzde 9,5 büyüyen tarım sektöründe üretim artışı ilk çeyrekte birden durdu ve halihazırda son beş senedir yıllık ortalama yüzde 0,5 büyüme ile zayıf dinamiklere sahip imalat sanayiinde üretim yıllık yüzde 0,6 azaldı. İhracat odaklı sektörlerin zayıf performansı Nisan ayında kaydedilen en kötü ticaret açığı olan -2,4 milyar TND’ye katkıda bulunurken genel olarak ekonominin yeniden dengelenmesi için de iyiye işaret değil. 2018 yılında cari işlemler açığının GSYH’ye oranı yüzde 11,2’lik rekor bir seviyeye çıkmıştı. Sonuç olarak, Nisan ayında döviz rezervlerinin ithalatı karşılama oranı yurtdışı kredilerle bir ara istikrar sağlanmasından sonra 74 güne düştü. Genel olarak, 2019 yılında GSYH büyümesinin yüzde 1,5 ve 2018 yılında yüzde 77 olan kamu borcunun GSYH’ye oranının yüzde 82 olacağı öngörüleriyle döviz kuru üzerindeki baskıların devam etmesini bekliyoruz. 

Mercekteki Ülkeler

Arjantin: Aynı paranın iki yüzü

Geçen sene Nisan ayında 887 milyon dolar olan Arjantin’in ticaret açığı bu sene Nisan ayında 1,13 milyar dolar fazla vererek ülkenin başlıca ekonomik kırılganlıklarından biri olan cari işlemler dengesinin yeniden dengelenmesine dair olumlu bir sinyal verdi. Ancak bu iyileşme yanında bir bedel ile geliyor. İki aylık artıştan sonra Mart ayında aylık ekonomik faaliyet endeksi aylık yüzde 1,3 ve yıllık 6,9 düşüş gösterdi ve ekonominin hâlâ tam olarak kendine gelemediğine işaret etti. Tarım hariç (ki tarım için de 2018 kötü bir yıldı) çoğu sektörün üretiminde düşüş vardı. İnşaatta yıllık yüzde -7,1, imalatta yüzde -13,1 ve madencilikte yüzde -1,8 düşüş görüldü. Bu nedenle Arjantin’in reel GSYH’sinin 2019’un ilk çeyreğinde üst üste beşinci kez düşüş gösterdiğini tahmin ediyoruz (çeyreklik bazda yüzde -0,2). Önümüzdeki dönem için de çok az cesaretlendirici gösterge var. Nisan ayında enflasyon yıllık yüzde 55,1’le yeni bir rekor daha kırdı ve buna bağlı olarak şubat ayında yüzde 50 olan politika faiz oranları yüzde 70 civarına çıkarıldı. Sanayi üretimi yıllık olarak azalmaya devam ediyor ve kapasite kullanım oranı hâlâ uzun zamanlı ortalamasının yüzdelik bazda 15 puan altında. 

Macaristan: Enflasyon artıyor ama para politikası hâlâ gevşek

Nisan ayında manşet enflasyon yıllık yüzde 3,9’luk oranla son 76 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Merkez bankası hedef aralığı olan yüzde 3 ± yüzdelik 1 puanın üst sınırına yaklaşmış olsa da Macaristan Para Politikası Kurulu geçtiğimiz hafta; gösterge politika faiz oranında (Mayıs 2016’dan beri yüzde 0,9’da olan 3 aylık mevduat oranı) ve gecelik repo oranında (-yüzde 0,05) değişikliğe gitmedi. Ayrıca, çekirdek enflasyon da Nisan ayında değişmedi ve yıllık yüzde 3,8’lik yüksek seviyesini korudu. Para politikası kurulu dolaylı vergilerin bu orana yüzdelik bazda 0,4 puanlık katkıda bulunduğunu belirtti. Ancak, kurul, hâlen gündemde olan aşırı ısınma endişelerini gözardı ediyor gibi. Macaristan Merkezi İstatistik Bürosuna göre; reel GSYH ilk çeyrekte yıllık yüzde 5,3’lük ciddi bir artış gösterdi, işsizlik oranı Şubat-Nisan 2019 döneminde yüzde 3,5’lük bir orana geriledi ve nominal ücret artışları Aralık 2018’deki yıllık yüzde 10,2 seviyesinden Şubat 2019’da yüzde 12,1 seviyesine çıktı. Enflasyonist baskıların bir süre daha devam edeceğini tahmin ediyoruz ve merkez bankasının gereken zamanda para politikasında sıkılaşmaya gidip gitmeyeceğini yakından takip ediyor olacağız.     

Nijerya: Kayıp

Nijerya hâlen büyümenin yavaş olduğu bir rejime tutsak kalmış görünüyor. Bu büyüme rejiminde GSYH nüfus artışından daha yavaş artıyor ve neredeyse tamamen tarım ve telekom sektörleri tarafından sürükleniyor. 2019 yılının ilk çeyreğinde GSYH büyümesinin yüzde 2 olduğu tahmin ediliyor, nüfus artışı ise yüzde 2,7. Bu da kişi başı büyümenin üst üste 14. çeyrekte de negatif kaldığı anlamına geliyor. Bu zayıf performans petrol dışı GSYH için de geçerli. 2018 yılının ikinci çeyreğinde hızlıca büyümeye başladığından beri telekom sektörü, büyümesiyle petrol dışı GSYH büyümesinin neredeyse yarısına (yaklaşık yüzdelik bazda 1 puan) tek başına katkıda bulundu. Tarım sektörü de büyümeye (ortalama) yüzdelik bazda 0,8 puanlık katkı sağlıyor. En önemli eksilerden biri petrol ihracatı. Petrol üretimi en son 2012 yılında görülen günlük 2,1 milyon varil seviyesine yeniden hiç ulaşamadı ve şu anda da günlük 1,7 milyonluk seviyesinde kalmaya devam ediyor. Bu durum, ABD’de petrol yağı (şist yağı) üretiminin başlaması ve ülkenin ana ihracat destinasyonlarından birini kaybetmesiyle 10 sene önce başladı ve o zaman Nijerya’nın ihracatının yarı yarıya azalmasına neden oldu (şu anda neredeyse bir etkisi kalmadı). Genel olarak Nijerya’nın GSYH büyümesinin 2019 yılında düşük kalmasını ve yüzde 2,6 civarında olmasını bekliyoruz.     

Hindistan: Başbakan Modi’nin ezici zaferi

Başbakan Narendra Modi büyük bir zaferle ikinci kez görevinin başına geçti. Partisi, Bharatiya Janata (BJP, Hindistan Halk Partisi) da parlamentonun alt kanadında 543 koltuktan 303’ünü alarak çoğunluğu oluşturmaya devam etti. Modi liderliğindeki BJP, 2014'te yapılan genel seçimlerde Halk Meclisindeki 543 koltuktan 282'sini kazanarak iktidar olmuştu ve 1984 yılından beri bağımsız olarak 272’den fazla koltukla iktidar çoğunluğunu elde eden ilk parti unvanını kazanmıştı. Çok uzun yıllardır siyasi arenada olan Hindistan Ulusal Kongre partisi (INC) ise seçimlerden yine kötü bir mağlubiyetle ayrılarak Halk Meclis’inde kendisine ancak 52 koltukluk yer bulabildi. 2014 yılında da sadece 44 koltuk kapabilmişti. INC, ana muhalefet olmaya devam edecek ama parlamentodaki düşük temsil gücü onun Modi’nin yasal ajandasına müdahale etme kapasitesini sınırlayacak. Ekonomi politikasının; alt yapı yatırımları ve vergi reformlarını içeren mali canlandırıcı önlemler ile güçlü ekonomik büyüme ve istihdam yaratımına odaklanmaya devam edeceğini tahmin ediyoruz. Son 10 yıl içinde Hindistan GSYH’nin yüzde 7’sini geçen bütçe açıkları ve yüzde 70’ine yakın kamu borçlarına şahit olduğu için bu tip bir ekonomi politikasının ülkenin mali istikrarı için bir risk teşkil ettiği söylenebilir. Modi, Merkez Bankası’nı daha fazla kontrol etmeye yönelik de bir çaba da gösterebilir ve bu da yabancı yatırımcıların Hindistan’a yönelik güvenlerini sarsabilir. 

Takvim / Neleri Takipte Olacağız?

30 Mayıs         Brezilya 1. çeyrek GSYH büyümesi

31 Mayıs         Kanada Mart ayı ve 1. çeyrek GSYH'leri

31 Mayıs         Hırvatistan 1.çeyrek GSYH

31 Mayıs         Çekya 1.çeyrek GSYH (detaylarla)

31 Mayıs         Estonya 1.çeyrek GSYH (öncü)

31 Mayıs         Macaristan 1.çeyrek GSYH (detaylarla)

31 Mayıs         Polonya 1.çeyrek GSYH (detaylarla)

31 Mayıs         Slovenya 1.çeyrek GSYH

31 Mayıs         Türkiye 1.çeyrek GSYH

31 Mayıs         ABD Nisan ayı kişisel gelir ve harcamalar

3 Haziran        Brezilya ve Meksika Mayıs ayı imalat sanayii PMI

3 Haziran        Çekya, Polonya ve Rusya Mayıs ayı imalat sanayii PMI

3 Haziran        Türkiye Mayıs ayı enflasyon ve imalat sanayii PMI

3 Haziran        ABD Mayıs ayı ISM imalat sanayi endeksi

4 Haziran        Güney Afrika 1.çeyrek GSYH

 

 

FERAGATNAME

Bu değerlendirmeler, her zaman aşağıdaki feragatnameye tabidir. Bu materyal, bir Allianz şirketi olan Allianz Trade SA tarafından yayınlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır, tavsiye amaçlı değerlendirilmemelidir. Bu bilginin alıcıları kendi bağımsız değerlendirmelerini yapmalıdır ve sadece bu bilgilere dayanarak harekete geçmemelidir. Bu materyal, bizim onayımız olmaksızın çoğaltılmamalı ve hiçbir belgeye eklenmemelidir. Yasaklanmış̧ olabileceği hiçbir yargı alanında dağıtımına kalkışılmamalıdır. Bu bilginin güvenilirliği bağımsız olarak Allianz Trade tarafından doğrulanmamıştır ve bilginin doğruluğu ile bütünlüğü hakkında Allianz Trade hiçbir şekilde (söyleyerek veya ima yoluyla) temsil veya garantide bulunmamakta, bu bilgiye güvenmek ve onu kullanmak nedeniyle doğabilecek hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemektedir. Aksi belirtilmedikçe, sadece Allianz Trade Finans Departmanı’nın tüm görüş ve tahminleri bu tarihten itibaren hiçbir bildirim olmaksızın değiştirilebilir. Allianz Trade SA, Fransa Mali Pazar Yetkilisi tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) euro-dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu’na sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir.