Küresel İflas Görünümü: 2020

Küresel İflas Raporu 2020

2020 Küresel iflas Görünümü: Şirket iflasları artıyor.

Şirket iflaslarının artışı yavaşlasa da tabanı genişledi

  • Küresel olarak bakıldığında 2019 yılında şirket iflasları artış eğilimini korudu (yıllık +%9). Bunda aslen Çin’de iflaslardaki artışın devam etmesi (+%20) ve daha az oranda da Batı Avrupa (+%2) ve Kuzey Amerika’da (+%3) eğilimin tersine dönmesi rol oynadı. Bu bağlamda, kendi oluşturduğumuz Küresel İflas Endeksimiz artarak neredeyse 2013 yılı seviyesine tırmandı ama 2009’daki rekor yüksek seviyesinin %14 altında kaldı.
  • İflaslardaki artışa ek olarak büyük ölçekli şirketler (50 milyon Euro ve üstü ciroya sahip) genelinde yaşanan büyük çaplı iflas sayılarındaki artışın da kalıcılaştığını gözlemliyoruz. 2019 yılının ilk üç çeyreğinde toplamda 145 milyar euroluk ciroyu aşan bu tip 249 iflas yaşandı. Söz konusu iflasların en çok yoğunlaştığı alanlar; Asya’da inşaat, Kuzey Amerika’da enerji ve perakende ve Batı Avrupa’da perakende ve hizmet sektörleri oldu. 
  • 2020 yılında iflaslar (yıllık +%6) üst üste dördüncü kez artmaya devam edecek. Şirketler üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek faktörler şöyle özetlenebilir; gelişmiş ekonomiler ve sanayi sektöründe düşük büyüme ivmesinin beklenenden daha uzun süredir devam ediyor olması, ticari anlaşmazlıkların gecikmeli etkileri, siyasi belirsizlikler ve sosyal gerilimler.
  • Her ne kadar küresel para politikalarında ve finansman koşullarında gevşeme olması şirketler için destekleyici olsa da, artan fiyat rekabeti ve girdi maliyetleri kar marjlarını sınırlayarak birçok ülkede daha fazla şirket için ek sıkıntılar yaratacak.
  • 2020 yılında Asya kıtası, küresel iflaslardaki artışın ana sürükleyicisi olacak (yıllık +%8) -özellikle Çin (+%10) ve Hindistan (+%11). Ekonomik büyümenin tarihi ortalamalarda olması durumda iflasların istikrarlı olduğu (%1,7) Batı Avrupa’da, büyümenin bu seviyenin altında kalması nedeniyle çoğu ülkede iflaslarda artış gözlenecek ama bu artış ılımlı olacak: Almanya (+%3), İtalya (+%4), İspanya (+%5) ve İngiltere (+%3).
  • Sonuç olarak, 2020 yılında her beş ülkeden dördünde iflaslarda artış olacak. İflaslarda artış olmayan ülkeler arasında en dikkat çekici olanlar ise Brezilya (yıllık -%3) ve Fransa (%0). Ayrıca, her iki ülkeden biri 2020 yılında, kriz öncesi zamana göre iflaslarda daha fazla artış kaydedecek.

Şekil 1: 2020 yılında iflaslar (yıllık olarak % değişim)

Küresel olarak iflaslarda 2020 yılında %6 artış bekleniyor

2019 yılında iflaslarda küresel olarak üst üste üçüncü kez artış yaşandı. Kendi hesaplamalarımıza dayalı Küresel İflaslar Endeksimizin (44 ülkeyi yani küresel GSYH’nin neredeyse %87’sini kapsıyor) 2019 yılında yıllık %9 artmasını bekliyoruz. Artışta; aslen Çin’de iflaslardaki artışın devam etmesi (+%20) ve daha az oranda da Batı Avrupa (+%2) ve Kuzey Amerika’da (+%3) eğilimin tersine dönmesi rol oynuyor. Ayrıca, artış miktarı, Eylül ayındaki beklentilerimizin (+%8) biraz üzerinde. Bunun nedeni ise; Şili, Kolombiya, Hindistan, Rusya ve Singapur gibi belli ülkelerde iflasların beklenenden daha da fazla artması oldu.

Makroekonomik faaliyetlerin temposunun düşük kalması ve siyasi olaylar ile ticari anlaşmazlıklara bağlı belirsizliklerin artması, 2019 yılında iflasların en önemli iki belirleyicisi oldu. Şirketler sadece daha zayıf bir küresel taleple değil, daha zayıf bir küresel ticaretle de (özellikle nominal mal ticaretine bakılacak olursa) karşı karşıya kaldılar ve bu durum, zaten ortada olan stok problemlerine (Brexit gibi örneklerde ihtiyati stoklamalardan yada otomotiv endüstrisinde olduğu gibi arz fazlasından kaynaklı) ek olarak küresel çapta imalat sanayii sektörünün zayıflamasına ve fiyat rekabetinin artmasına neden oldu. İflaslardaki artışın bir kısmı ise bazı ülkelerde yeni iflas prosedürlerinin uygulamaya sokulmasından ve resmi iflas prosedürleri kanalıyla ticaret sicillerinin silinmesinden kaynaklandı.   

Artışın, tüm bölgelerde ve hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerin çoğuna olduğu görüldüğünden geniş tabanlı olduğu söylenebilir. Ülke bazında elimizdeki son yıllık verilere dayanarak 2019 yılında örneklemimizdeki ülkelerden 29’unda (yani %66’sında) 2018 yılına göre daha fazla iflas beklediğimizi söyleyebiliriz.

Büyük iflas riskleri de hâlâ yüksek. 2019 yılının ilk üç çeyreğinde bu tip (50 milyon Euro ve üstü ciroya sahip şirketlere ait) 249 iflas yaşandı. Her ne kadar 2018 yılının aynı dönemine göre bu tip iflas artışları görece istikrarlı olsa da (2018’de 248 büyük iflas vardı) kümülatif ciro rakamındaki kötüleşme (2018 yılı ilk üç çeyreğindeki büyük iflasların toplam maliyeti ciro bazında 39,1 milyar euro iken 2019 yılındakilerin 145,2 milyar euro oldu) tedarik zincirindeki şirketler için ciddi domino etkisi yaratabilir. Bu bağlamda, 2019 yılında en çok endişe yaşayan sektörler; perakende (ilk üç çeyrekte 37 büyük çaplı iflas), inşaat (33) ve hizmetler (27) olurken, büyük çaplı iflasların en yoğunlaştığı bölgeler de; Batı Avrupa (104), Asya (64) ve Kuzey Amerika (51) oldu.  

2020 yılında iflaslarda yine bir artış yaşanmasını bekliyoruz. Bu artış 2016 yılından beri (+%6) görülen en düşük hızda olacak olsa da üst üste gerçekleşecek dördüncü artış olacak. Bu görünüm, şirketler için olağan sorunlara ek olarak 2020 yılında ek zorluklar anlamına geliyor: (i) başlıca ekonomilerde, özellikle de gelişmiş olanlarda ekonomik büyüme hızının potansiyelin altında kalacak olması -potansiyel GSYH büyüme oranlarının iflas seviyelerini istikrara kavuşturduğu (örneğin Batı Avrupa’da %1,7’de) tarihi olarak kanıtlandı; (ii) ticari anlaşmazlıkların gecikmeli etkileri, özellikle daha zayıf ticaret, girdi maliyetlerinin artması ve tedarik zincirlerindeki değişimlerin yaratacağı kazananlar ve kaybedenler; (iii) siyasi belirsizlikler ve sosyal gerilimlerin gecikmeli etkileri, özellikle stok problemleri ve kaybedilen işler bakımından; (iv) imalat sanayii ile hizmet sektörleri arasındaki ayrışmanın uzaması (uluslararası ticari sorunlara karşı daha korunmasız olan imalat sanayii sektörlerinde durum kötüleşirken yurtiçi talebin dayanıklı olmasının avantajını kullanan hizmet sektörlerinin durumu iyi).

Diğer bir deyişle daha düşük olacak talebin daha yüksek sabit maliyetleri ve daha fazla stok problemi veya işletme sermayesi ihtiyacı olan şirketlerin kırılganlığını arttırmasını bekliyoruz. Diğer yandan, daha sıkı bir fiyat rekabeti ve üretim maliyetlerindeki -özellikle de ücretlerdeki- artış kar marjlarını sınırlayarak birçok şirket için ek sıkıntılar yaratacaktır. 2020 yılında para politikalarının destekleyici olmaya devam etmesini bekliyoruz. Bu durum, kısa vadede borç finansmanının sürdürülebilirliğini kolaylaştıracak ve 2020 yılında iflaslardaki artışın hızının düşürülmesine yardımcı olacaktır ama orta vadede likidite risklerinin artmasını da beraberinde getirecektir.

2020 yılında her beş ülkeden dördünde iflaslarda artış olmasını bekliyoruz (karşılaştırmak gerekirse, 2019 yılında her 3 ülkeden 2’sinde artış olmuştu). Aynı zamanda, her iki ülkeden birinin 2003-2007 dönemi ortalamasına göre (2008 finansal krizi öncesi dönem) daha fazla iflas kaydedeceğini öngörüyoruz. Son yıllarda yeni iş oluşumları bakımından dinamik bir tablo sergileyen ülkelerde -henüz zorluklar karşısında çok zayıf olan birçok yeni kurulmuş şirkete sahip olduğu için- iflaslarda daha fazla artış olması olası.

Sonuç olarak, küresel iflaslara ait bu görünüm daha seçici ve korumacı kredi yönetimi icraatlarını zorunlu kılıyor. Aynı zamanda, 2020 yılında yüksek seviyede oynaklık yaratacak; ticari anlaşmazlıkların ve siyasi risklerin yakından takip edilmesini gerektiriyor.

Şekil 2: Allianz Trade Küresel İflas Endeksi ve Bölgesel Endeksler (yıllık % değişim)

Şekil 3: Allianz Trade İflaslar Sıcaklık Haritası 2020
Şekil 4: Bölgeler bazında Allianz Trade İflas Endeksleri (Küresel EH iflas endeksinin yıllık değişimine yapılan katkı)

Küresel şirket iflaslarındaki artışta Asya bölgesi başı çekiyor

Asya bölgesi iflaslardaki %8’lik artışla (2019 yılında söz konusu artış %17’ydi), 2020 yılında da iflaslardaki küresel artışta ana sürükleyici olmaya devam edecek. Asya bölgesindeki iflas artışlarında Çin ve Hindistan’daki şirket iflaslarının artmaya devam etmesi ve bölgenin diğer ülkelerinde de (hem gelişmiş hem gelişmekte olan) iflaslarda artış olmaya başlaması etkili olacak. Bölge, küresel olarak büyük çaplı iflaslar bakımından da öne çıkıyor: 2019 yılının ilk üç çeyreğinde gerçekleşen büyük çaplı iflasların dördünden biri Asya bölgesinden geldi ve bunlardan en çok dikkat çekenler; inşaat, tarımsal gıda, metal ve kimya sektörlerinde gerçekleşti. Büyük çaplı iflaslarda başı çeken ilk 30 şirket arasından 17’si -çoğu Çin menşeli olduğu için- Asya bölgesindendi.

2020 yılında Çin’de iflas artışlarının 2019 yılına göre (+%20) yavaşlamasını (+%10) bekliyoruz[1]. Bu yavaşlama 2017-2018 yıllarındaki aşırı artış sürecini takip ediyor. Söz konusu dönemde iflaslardaki aşırı artış kısmen ülkede yetkililerin ‘zombi’ sayılan kamu iktisadi teşebbüs stokunu temizlemek için iflas çerçevesinde değişikliğe gitmesinden kaynaklanmıştı. 2020 yılı için tahminlerimiz şu varsayımları kapsıyor: (i) ticari anlaşmazlıkların gecikmeli etkileri, özellikle ihracat odaklı sektörler için; (ii) Çin’de ekonomik büyüme ivmesinin yavaşlaması (GSYH artışının büyük ihtimalle %6’nın altında kalması) ve elektrikli otomotiv endüstrisi gibi bazı sektörlerdeki kapasite fazlası; (iii) Para politikasının destekleyici etkilerinin bazı yetersizlikler nedeniyle görece küçük bankalarca KOBİ’lere yansıtılamaması.

Hindistan’da iflas artışları çift haneli hızını korumaya devam edecek (2019 yılındaki %35 artış sonrası 2020 yılında %11 olması bekleniyor). İnşaat, iş faaliyetleri, ticaret ve baz metaller iflaslardan en çok etkilenecek sektörlerin başında geliyor. İflasların gerçekleşmesinde etkili olan iki faktör var: öncelikle, 2016 yılında yenilenen iflas kanunun yavaş yavaş artan kullanımı ve ikinci olarak daha az destekleyici olan ekonomik görünüm.

İflas oranlarının genelde zaten düşük seviyelerde olduğu Japonya’da (2019’da +%1 iken 2020’de +%2) ve buna ek olarak; Avustralya (2019 ve 2020’de +%2) ve siyasi belirsizliklerin şirketlerin karşı karşıya kaldığı zorlukları arttıracağı Tayvan (2020’de +%2) ve Hong Kong’da (+%9) da iflaslarda hafif bir artış bekliyoruz. Küresel ekonominin gidişatına ve Çin ekonomisinin büyümesine çok bağlı olan ve ticari gerilimler karşısında kırılgan olan Singapur iflaslarda yine belirgin bir artışla (+%10) dikkat çekiyor -ama ekstradan yaşanacak iflas sayısı aslında (+5) çok fazla değil.               

[1] 2019 yılında iflasların artış hızında yavaşlama olacağına dair tahminimiz Çin Halk Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi kararıyla resmi verilerin yayınlanmamış olmasından dolayı resmi olmayan verilere dayanmaktadır. 

Şekil 5: Seçili Asya ülkelerinde iflaslar (2007 yılı 100 olarak baz alındığında)

İflas oranlarının rekor seviyede düşük olduğu Kuzey Amerika’da eğilimde ılımlı tersine dönüş

İflasların sayısında 10 senedir istikrarlı bir düşüşün yaşandığı ve 2018 yılında 22 binden az vakayla rekor seviyelere inilen ABD’de iflaslar 2019 yılında yeniden artışa geçti. ABD ekonomisinin -işgücü piyasasından da anlaşılacağı üzere- makro seviyedeki dayanıklılığı 2019’da bir önceki yıla göre biraz daha fazla şirketin iflasa gitmesine engel olamadı.

İflasların azalma eğiliminin tersine dönmesinin kısmi bir nedeni de 12. Bölümdeki artıştan (ABD’de iflas kanunun tarım ve balıkçılık sektörleriyle ilgili bölümüne kısaca “12. Bölüm” deniyor) kaynaklanıyor. Çin ile süregelen ticari gerginlik nedeniyle ABD tarım ürünlerine uygulanan bir ileri bir geri gümrük vergileri ve soya fasulyesi için başka kaynak bulunmasına dair yapılan resmi çağırılar zaten kaç senedir kötü hava şartlarıyla uğraşan çiftçilerin karşılaştığı zorlukları daha da arttırdı.

Ancak iflaslardaki artışın tek kaynağı tarım sektörü değildi. Yoğun fiyat rekabeti, artan girdi maliyetleri ve dijitalleşme/inovasyona yönelik yapısal zorluklarla (özellikle perakende gibi sektörlerde) karşı karşıya kalan diğer sektörlerde de iflaslarda artış oldu. Bu açıdan bakıldığında ABD, hâlen büyük şirket iflaslarındaki yüksek payıyla (özellikle de enerji ve perakende sektörleri) dikkat çekmeye devam ediyor (2019 yılının ilk çeyreğinde 46 vaka) ve 2019 yılının ilk üç çeyreğinde küresel olarak büyük çaplı iflasların 10’undan dördünü bünyesinde barındırıyor.    

2020 yılında ABD’de büyümenin yavaşlamaya ve potansiyelin altında kalmaya devam etmesini bekliyoruz. Yurtdışı talebe en bağlı olan şirketler ticaretin yaşadığı küresel şokun ardından ancak sınırlı bir toparlanma kaydedebilecek. Bu bağlamda ve 2012 yılında ortaya çıkan yeni işlerin mekanik olarak bazı genç şirketlerin iflaslarına neden olması sebebiyle 2020 yılında ABD’de iflaslarda artışın devam etmesini bekliyoruz (%4’lük artışla 23.800 vaka yani 2019 yılına göre %3 artış).

Diğer yandan, Kanada’da da 2019 yılında başlayan tersine eğilim (iflaslarda %5 artış) 2020 yılında devam edecektir (+%5). Böylece, Kuzey Amerika İflas Endeksi 2020 yılında 2019’a benzer seyredecektir (+%4).             

Şekil 6  Sektör ve Bölge bazında 2019 yılı ilk çeyreğinde gerçekleşen büyük çaplı iflaslar (*) (adet)
(*) 50 milyon eurodan fazla ciroya sahip şirketler. Veriler 2018 yılı ilk üç çeyreğiyle 2019 yılının aynı dönemi arasında iflas sayısındaki değişimi göstermektedir.

Latin Amerika’da büyük ayrışma: Brezilya’da düşüş, Şili ve Kolombiya’da artış

Bölgesel olarak bakıldığında Latin Amerika’da iflaslar 2020 yılında artmaya devam edecek (+%13, üst üste 9.kez yıllık olarak artmış olacak). Ancak, genel eğilimin bölge içinde farklılaşan iki eğilimi maskeliyor. Brezilya’da 2020 sonunda iflaslarda hafif düşüşün başlamasını bekliyoruz (-%3). 2019 yılı, kısmen emeklilik reformunun gecikmesinin yarattığı makroekonomik etkiler nedeniyle şirketler için beklenenden daha zor geçti (2019 yılında 2.700 adet vaka, çoğu KOBİ’ler genelinde ve sektörler olarak da hizmetler ve perakende bazında yoğunlaşmış olarak).

Diğer yandan, Şili (2020’de +%21) ve Kolombiya’da (+%5) iflaslardaki artışın istikrarlı bir şekilde devam etmesini bekliyoruz. Kolombiya’da askıdaki iflasların tasfiyesini hızlandırmak için alınan önlemler nedeniyle 2019 yılında iflaslarda ciddi bir artış olmuştu (+%34).          

Şekil  7: Latin Amerika’da iflaslar (2007 yılı 100 olarak baz alındığında)

Avrupa: İflaslarda daha ılımlı ama daha kapsamlı bir artışa doğru

2019 yılında Batı Avrupa’nın tamamı büyük ihtimalle 2014 yılından beri ilk kez iflaslarda artış sergileyecek. Yine de bu artış sınırlı olacak (+%2) çünkü: (i) bazı ülkelerde iflaslar azalmaya devam edecek (Fransa, İrlanda, Portekiz, Yunanistan); (ii) yılın ikinci yarısında eğilimler tersine dönecek olsa da Almanya ve İtalya için yıl genelinde iflaslarda bir artış yaşanmayacak; (iii) birçok diğer ülkede artış çok az olacak (Avusturya’da ve İsviçre’de +%1, Norveç’te +%2, Hollanda’da +%3, İsveç ve Danimarka’da +%5) ve iflasların daha güçlü artış gösterdiği “sadece” üç ülke olacak: Lüksemburg, Belçika ve İngiltere (2018 yılındaki belirgin %10’luk artıştan sonra 2019 yılında da %6 artış sergileyeceğe benziyor).

2020 yılında bölgesel olarak izlenen yukarı doğru eğilimin devamı bekleniyor. Küresel görünümün fiyatlar ve şirketlerin ciroları üzerinde baskı yaratmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Avrupalı şirketleri bekleyen bazı zorluklar şunlar: (i) üst üste ikinci yılda da daha az dinamik bir ekonomi; (ii) başta otomotiv sektörü olmak üzere sanayi sektörleri (özellikle de uluslararası ticarete daha bağlı olanları ve dijital dönüşüm yada çevreye yönelik sorunlara daha maruz olanları) için belli başlı sorunların sürüyor olması ve (iii) yılın ilk yarısında stok ve stokları eritme problemlerinin devam edecek olması. Büyük çaplı iflas sayısının bölgede yüksek olması da (2019 yılının ilk üç çeyreğinde 104 vaka) üretim zincirlerinde yer alan tedarikçiler için ekstra sorun yaratıyor. Bunlara ek olarak, destekleyici para politikalarına rağmen, girdi maliyetleri ve ücretlerdeki artışlar kar marjlarını sınırlayacak ve daha fazla şirket için ek sıkıntı yaratacak -her ne kadar durum ülkeden ülkeye değişecek olsa da…

Almanya’da on yıldır düşüşte olan ve rekor seviyelere gerileyen iflas oranları 2020 yılında daha zayıf bir ekonomik görünümle bağlantılı olarak %3 artışla 19.950 vakaya tırmanabilir. Bu vakalar özellikle sanayi sektöründe ve otomotiv endüstrisi üretim zincirlerinde yoğunlaşacaktır. 2019 yılında ülkede büyük çaplı iflaslarda da zaten ciddi bir artış yaşanmıştı. 2019 yılında iflas sayısının sabit kaldığı İtalya’da siyasi belirsizliklerin gecikmeli etkileri ve düşük ekonomik büyüme şirketler üzerinde baskı yaratacak ve iflasların 2020 yılında %4 artışa geçmesine neden olacaktır. İspanya’da 2019 yılının ortasında tersine dönen eğilimin 2020 yılında devam etmesi ve ekonomideki yavaşlama ile daha yüksek işçi maliyetleri nedeniyle yaşanan rekabet gücü kaybının iflasları %5 arttırması bekleniyor. İngiltere’de Aralık 2019’da gerçekleşecek seçimden Muhafazakarlar sağlam bir çoğunlukla çıkacak ve en azından kısa vade için belirsizlikler kısmen azalıp büyüme artacaktır. Ancak, önceden yapılan ihtiyati stoklama nedeniyle fiyatlar üzerinde baskının bir süre daha devam etmesini bekliyoruz. Bu da, (her ne kadar daha yavaş olsa da) 2020 yılında iflaslarda artışın devamını destekleyecektir (+%3). Belçika, iflas sayısı bakımından yeni rekorlar kırmaya devam edecek (2019 yılında %7 artan iflasların 2020’de %2 artması bekleniyor) ama bu artışlar tamamen çevrimsel döngülere bağlı değil. Artışların kısmi bir nedeni yasalarda -aktif olmayan şirketlerin ortadan kalkması ve bazı dolandırıcılık vakalarının önüne geçmek için- gidilen değişiklikten kaynaklanıyor. Fransa tüm bu ülkeler arasında iflas sayısının dört yıldır azaldığı (2015 yılından beri iflaslarda %18 düşüş, 52bine) ve 2020’de de aynı kalacağı bir ülke olarak sıyrılıyor. Yine de bu eğilimin, sektörler ve şirket tipleri arasındaki ayrışan görünümleri maskelemekte. Şöyle ki, şahıs şirketlerinin iflaslarının azalmaya devam etmesi beklenirken büyük firmalar için zorluklar devam edecek. Ancak, yetkililer, grevlerden en çok etkilenen şirketleri destekleyici önlemler aldı.

Genel olarak bakıldığında Batı Avrupa’da 2020 yılında (+%3) 2019 yılına göre iflaslarda daha ılımlı ama daha kapsamlı bir artış olacağı söylenebilir. Yine de, bölgesel iflas endeksi 2013 yılındaki zirve noktasının oldukça altında kalacaktır (-%32 altında).

Orta ve Doğu Avrupa’da da 2020 yılında iflaslarda hafif bir artış olacak (+%3). Ancak, 2019 yılında bölge ekonomileri arasında gözlenen ciddi farklılıklar 2020 yılında önemli ölçüde azalacak. Rusya’da ekonomik toparlanmanın yavaş seyretmesi ve GSYH’nin ancak %1,3 büyüyecek olması şirketlerin genel durumunda önemli bir iyileşme kaydetmelerini engelleyerek iflasların 2020 yılında %2 artmasına neden olacak. Yine de bu artış, 2019 yılındaki kadar (+%7) yüksek olmayacak (2019 yılındaki artışı sürükleyen sektörler sırasıyla; ticaret (+%5), iş hizmetleri (+%10), konaklama ve gıda hizmetleriydi (+%16)). Polonya’da da iflas sayısı artmaya devam edecek ve 2013 yılı zirvesinin biraz üzerine tırmanacaktır çünkü ekonomik büyümenin daha yavaş olacağı bir dönemde Polonyalı firmaların halihazırda zaten mevcut olan yapısal kârlılık problemi daha da büyüyecektir. İflasların en çok artacağı ülke ise Slovakya (+%12) olacak. Slovakya’da 2017 yılında iflas kanununda yapılan değişiklikler  şahıs şirketlerinin iflaslarında ciddi artışlara neden oluyor (şahıs şirketleri iflasları şu anda toplam iflasların %80’inini oluşturuyor).       

Şekil 8: Seçili Avrupa ülkeleri için sektörler bazında şirket iflas sayılarında değişim (2018 ve 2019 karşılaştırması, 2018 yılı Aralık ayı ortasından günümüze kadar olan rakamlar, % değişim)