28 Ağustos 2019 Haftalık İhracat Risk Raporu

Almanya: Resesyonla flört

Alman ekonomisi seneye görece iyi başladı fakat şu geri vitese takmış durumda. İkinci çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış GSYH çeyreklik bazda yüzde 0,1 küçüldü. Harcamalar artmaya devam etse de (çeyreklik bazda yüzde 0,2), ihracatta keskin bir düşüş (çeyreklik bazda yüzde -1,3) ve inşaat sektörü yatırımlarında hafif bir azalma (çeyreklik bazda yüzde -1) Alman ekonomisine diz çöktürmek için yeterli oldu. Durağan hale gelen küresel ticaret ve bunu çevreleyen siyasi belirsizliğin artması, Alman otomotiv endüstrisinin durumu, İtalya ve Brexit’e yönelik belirsizlikler, gelecek çeyrekler için büyüme oranlarını sınırlıyor. Öncü göstergeler ve güven anketleri, sanayi sektöründeki zayıflığın yurtiçi talebi giderek daha fazla etkilediğini gösteriyor ki bu da özellikle endişe verici. Sonuç olarak, Alman ekonomisi şu ana kadar öncelikle; özel tüketim harcamaları ve inşaat yatırımları sayesinde ayakta kalıyordu. Üçüncü çeyreğe çok zayıf başlangıç yapılması resesyon riskinin artık yüksek olduğuna işaret ediyor.       

ABD: Veriler halen zayıf ve ticari savaş devam ediyor

İmalat sanayii üretimi Temmuz ayında artmasına rağmen halen aşağı yönlü eğilimini koruyor. Dayanıklı mallara yönelik yeni siparişler aylık bazda yüzde 2,1 artışla yıllık artışı yüzde 1’lik düşük bir seviyeye taşıdı. Ancak kritik sayılan ve iş çevreleri yatırımları için gösterge niteliği taşıyan çekirdek siparişler aylık bazda sadece yüzde 0,4 arttı ve yıllık olarak yüzde 0,5 düştü. Bu, son üç yıldaki en ciddi düşüştü. Tüketici güven endeksi aylık bazda 0,7 puan artmış olsa da “mevcut durum” ve “geleceğe yönelik beklentiler” arasındaki kritik fark 58,5 puandan, 70,2 puana tırmandı. Bu, resesyonla ilişkilendirilen bir seviye. Ana 20 şehirde konut fiyatları Haziran ayında sabit kalırken yıllık bazda yüzde 2,2’yle son yedi senenin en düşük seviyesine geriledi. Oynak yeni konut satışları ise aylık bazda yüzde 12,8 azaldı. Fed Başkanı Powell, geçtiğimiz Cuma ticari savaşa yönelik belirsizliklerin ekonomi üzerinde yarattığı baskının devam etmesi durumunda Fed’in aksiyon almaya hazır olacağını belirtti. Tam da aynı gün, Çin ve ABD arasındaki gerginlik karşılıklı yeni gümrük vergilerinin açıklanması ve hararetli sözlerin sarf edilmesiyle daha da tırmandı. Fed, Eylül ayında ve belki bir kere daha 2019 yılında faiz indirimine gidebilir.    

İngiltere: 50.madde son anda (yeniden) uzatılacak mı?

31 Ekim’de “anlaşmasız” bir senaryonun önüne geçmek isteyen muhalefet büyük ihtimalle Eylül ayı başlarında Başbakan Boris Johnson yönetimine güven oyu vermeyecek. Taraftarının çok olmaması (Demokratik Birlik Partisi milletvekillerinden 10 tanesinin kendisini desteklemesi durumunda 1 koltuk) ve Brexit’e yönelik sert tutumunun değişmemesi durumunda Johnson’ın güven oyu alamayabileceğini düşünüyoruz. Bu da, başbakana, hükümeti yeniden kurması veya yeniden güven oyu kazanabilmesi için 14 günlük bir süre tanır. Bu ise, yüksek ihtimalle partiler arası çoğunluk ve genel seçimle sonuçlanır (ve potansiyel olarak ikinci bir referandumla). Böylece, AB bir kez daha 50. Madde’nin 2020 yılının 3. çeyreğine kadar uzatılmasını onaylayabilir. Ancak, anlaşma olmadan ayrılma senaryosuna da yüzde 40 ihtimal vermeye devam ediyoruz. Yüksek belirsizlik İngiltere ekonomisinin düzgün bir şekilde işlemesine engel oluyor. Şirketlerin geleceğe yönelik niyetleri incelendiğinde 3.çeyrekte stoklamanın hızlanacağı ve bunu takiben son çeyrekte GSYH’de çeyreklik bazda yüzde -0,3’lük yeni bir daralma olacağı  görülüyor. Tüketiciler de ilk çeyrekten beri anlaşmasız ayrılık için hazırlık yapıyor. Yani, 2020 yılı için yüzde 1 olan reel GSYH büyümesi tahminiz için aşağı yönde riskler arttı.     

Fransa: Yerçekimine karşı koymak artık imkansız

2019 yılında Fransa, yüzde 0,8’e karşılık yüzde 1,2 ile Almanya’dan daha yüksek bir büyüme sergileyecektir. Fransa’nın büyümesi kısmen; satın alma gücünde 2019 yılındaki yüzde 3’lük güçlü artış, canlanan inşaat sektörü ve etkileyici istihdam/iş yaratımı gibi spesifik etkenler tarafından sürüklendi. 2019 yılında 2018 yılına göre; istihdam ve yeni işlerde sırasıyla 270 bin kişilik ve 100 bin adetlik artış bekliyoruz. Ancak, son aylarda iş ortamı koşullarında dış şoklardan dolayı gözle görünür kötüleşmeler oldu. Avrupa otomotiv sektörüne ait IHS Markit PM Endeksi kriz seviyesi sayılabilecek 35 puana geriledi ve bunda Almanya’nın 2019 yılı 2. çeyreğinde otomotiv üretimindeki yıllık yüzde 15 düşüş belirleyici oldu. Sonuç olarak, Fransa’dan Almanya’ya ara malı satışı yapan sektörlerin aldığı siparişlerde düşüş ve stoklarında artış yaşandı. Buna ek olarak Fransız hanehalkı tasarruf yapmaya devam etti. Yani, güçlü mali canlandırma önlemlerine rağmen özel tüketim harcamaları hayal kırıcı kaldı. Tüm bu nedenlerden dolayı Fransa sene sonuna kadar her çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 0,2-yüzde 0,3 büyümeye devam edecektir.     

Mercekteki Ülkeler

Arjantin: Ülke ekonomisi iflas etmese bile borçlar yeniden yapılandırmaya gidebilir

Devlet Başkanlığı seçimi için barometre niteliğinde olan ön seçimlerden merkez sağ başkanı Mauricio Macri beklenmedik bir şekilde Alberto Fernandez’in yüzdelik bazda 15 puan gerisinde çıktı. Fernandez, muhalefetin Peronist adayı ve yakın zamanda IMF’in hükümetle yaptığı anlaşmayı sert bir dille eleştirdi. Macri’nin Ekim ayında gerçekleştirilecek başkanlık seçiminde kaybedecek olduğuna dair bu gösterge (büyük ihtimalle), sancılı bir şekilde devam eden tasarruf ve yeniden dengeye gelme sürecinin politik bir kesintiye uğrayabileceğine işaret ediyor ve yatırımcıları korkutuyor. 14 Ağustos’ta ARS, Amerikan Doları karşısında bir önceki haftaya göre yüzde 30 değer kaybederek 58,8 seviyesine kadar geriledi. Daha sonra biraz toparlanarak 55,7 seviyesine çıktı. Getirilerdeki artışla beraber bu durum kamu borç dinamiklerini de kötü etkiledi ve ulusal temerrüt riskini arttırdı. Bu nedenle, ikinci yarıdaki yavaş toparlanmanın iyice yavaşlaması ve resesyonun devam etmesi mümkün. Ayrıca, IMF’in iki yıllık programında serbest bırakacağı son kredi dilimleri karşılığında borçların yeniden yapılandırılmasını şart koşması mümkün yada IMF desteği korunamadığından borçlar ödenemeyebilir veya yeniden yapılandırılmaya gidilebilir.       

Rusya: Sendeliyor

Ekonomi sendelemeye devam ediyor. İlk tahminlere göre ikinci çeyrekte reel GSYH (ilk çeyrekteki yüzde 0,5’lik büyümeye göre çok az bir hızlanma ile yıllık yüzde 0,9’luk hayal kırıcı bir oranda büyüdü. Detaylar henüz yayınlanmadı ama perakende satışlarındaki yavaşlama (ilk çeyrekte yıllık yüzde 1,9 iken 2. çeyrekte yüzde 1,5 ve Temmuz ayında yüzde 1) özel tüketim harcamalarının büyümedeki zayıflığın kaynağı olabileceğine işaret ediyor. 2. çeyrekte ABD cinsinden nominal mal ve hizmet ihracatı yıllık bazda yüzde 6 azaldı. Aynı zamanda RUB da 2019 yılının ilk yarısında Dolar karşısında kazandığı yüzde 10 değerindeki gücü Ağustos ayında yarı yarıya kaybetti. Çünkü Ağustos ayı başında Rus ulusal Eurobond tahvil (birincil) piyasasında işlem yapacak ABD’li bankalar için yeni yaptırımlar açıklandı. Tabii Ağustos ayında petrol fiyatlarındaki yüzde 9’luk düşüşün de rublenin değer kaybetmesinde etkisi oldu. RUB’un değer kaybetmesi Rusya Merkez Bankası’nı Eylül başında gerçekleştireceği toplantıda para politikasında daha fazla gevşemeye gitmekten alıkoyabilir. Banka Haziran-Temmuz döneminde politika faiz oranını toplamda 50 baz puan düşürerek yüzde 7,25’e çekmişti. Rusya için 2019 yılı büyüme tahminimizi aşağı yönde revize ederek yüzde 0,8’e düşürüyoruz. 2020 yılı için ise büyümenin yüzde 1,4 olacağını öngörüyoruz.   

Mısır: Mısırlı gibi yürümek

Güçlü bir dezenflasyon sürecinden sonra (Mayıs ayında yıllık yüzde 14,1 olan enflasyon Temmuz ayında yüzde 8,7’ye geriledi) Mısır da para politikasını gevşeten gelişmekte olan ülkeler kervanına katıldı. 2019 yılının başlarından beri EGP’nin yüzde 8 değer kazanması işleri kolaylaştırdı. EGP cinsinden varlıklar yüksek faiz oranları ve düşük oynaklığı olduğu için faiz arbitrajı yapanlar tarafından kullanılıyordu. Enflasyonun düşeceği öngörülüyordu. Son 15 aydır çekirdek enflasyon yüzde 10’un altındaydı ama bu kadar çabuk değil çünkü sübvansiyon kesintilerinin daha uzun sürecek etkileri olması bekleniyordu. 150 baz puanlık faiz indirimine rağmen reel faiz oranları hâlen hafif yüksek (yüzde 5,5) yani daha fazla indirime gitmek hâlen mümkün. Düşük enflasyon hem özel tüketim harcamaları için iyi. Son üç senedir özel tüketim harcamaları zayıf seyrediyor. Hem de kamu ile şirket borçlarının rahatlaması açısından faydalı (borç vadeleri neredeyse iki yıllık kısa sayılabilecek süreler). Haziran ayında yabancı petrol şirketlerine olan borçlar 900 milyon dolara gerilediği için altyapıya yönelik yatırım döngüsünün yeniden canlanması bekleniyor. Tüm bu olumlu gelişmeler ışığında ekonomik büyüme 2020 yılında yüzde 6’ya çıkacaktır.   

Hong Kong: Ticari gerilimlerin baskısını hisseden bir ticaret merkezi

2018 yılı genelinde yıllık yüzde 3 büyüyen ekonomi 2019 yılının ilk ve ikinci çeyreklerinde ciddi bir yavaşlamayla sırasıyla yıllık yüzde 0,6 ve yüzde 0,5 büyüme sergiledi. Yavaşlama, GSYH’nin tüm alt bileşenlerine yayılmış görünüyor. Özel tüketim harcamaları 2019 yılının ilk yarısında sadece yüzde 0,7 büyüdü ve sabit yatırımlar aynı dönemde yüzde 9,7 azaldı. Dış ticaret faaliyetlerinde de yavaşlama hissedildi. Mal ihracatı yüzde 4,7 azalırken, mal ithalatı yüzde 5,9 geriledi. Bu da ABD ve Çin arasında tırmanan ticari gerginliğin Çin’den gelen talepte yarattığı daralmanın net bir yansıması. Ancak, ufukta ekonomiyi rahatlatacak iki gelişme görünüyor. Bunlardan ilki ABD’de para politikasında gevşemeye gidilmesi Hong Kong’un finansman koşulları için olumlu olması ve konut piyasasını canlandırma ihtimali. İkincisi ise Çin’in uyguladığı mali ekonomiyi canlandırma önlemlerinin önümüzdeki aylarda daha da güçlenecek olması ve bunun da Hong Kong’un ihracatında hafif bir toparlanma yaratması ihtimali. Genel olarak bakıldığında 2019 ve 202 yıllarında büyümenin sırasıyla yüzde 0,9 ve yüzde 1,4 olmasını bekliyoruz. Şu ana kadar finansal piyasaları etkilemiş görünmese de devam eden sosyal huzursuzluk bu tahminler için aşağı yönlü bir risk oluşturuyor.

 

FERAGATNAME

Bu değerlendirmeler, her zaman aşağıdaki feragatnameye tabidir. Bu materyal, bir Allianz şirketi olan Allianz Trade SA tarafından yayınlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır, tavsiye amaçlı değerlendirilmemelidir. Bu bilginin alıcıları kendi bağımsız değerlendirmelerini yapmalıdır ve sadece bu bilgilere dayanarak harekete geçmemelidir. Bu materyal, bizim onayımız olmaksızın çoğaltılmamalı ve hiçbir belgeye eklenmemelidir. Yasaklanmış̧ olabileceği hiçbir yargı alanında dağıtımına kalkışılmamalıdır. Bu bilginin güvenilirliği bağımsız olarak Allianz Trade tarafından doğrulanmamıştır ve bilginin doğruluğu ile bütünlüğü hakkında Allianz Trade hiçbir şekilde (söyleyerek veya ima yoluyla) temsil veya garantide bulunmamakta, bu bilgiye güvenmek ve onu kullanmak nedeniyle doğabilecek hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemektedir. Aksi belirtilmedikçe, sadece Allianz Trade Finans Departmanı’nın tüm görüş ve tahminleri bu tarihten itibaren hiçbir bildirim olmaksızın değiştirilebilir. Allianz Trade SA, Fransa Mali Pazar Yetkilisi tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) euro-dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu’na sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir.