2021-2022: Aşı Ekonomisi

24 Aralık 2020

Ekonomik faaliyetlerde üçüncü çeyrekte görülen keskin toparlanma ardından, inişli çıkışlı yolculuk 2020 yılı sonu ve 2021 yılı başında da devam ediyor. Covid-19 vakalarının yeniden artışa geçmesi ve yeni karantina önlemleri, küresel ekonomik faaliyetleri yeniden durma noktasına getirecek ve 3. çeyrekte % 7,3 olan çeyreklik büyüme oranı 4. çeyrekte %0,1’e gerileyecek. 

Avrupa'daki çift dipli durgunluk ve ABD ekonomisindeki belirgin yavaşlama, toparlanma yaşanmadan önce işlerin daha da kötüye gideceği anlamına geliyor. Ekonomi politikası karmalarının iki yıl daha destekleyici olmaya devam edecek olmasının yanı sıra aşı cephesindeki son gelişmelerle, küresel ekonomik büyüme tahminimizi 2021 yılı için +%4,6'ya (+ 0,2 puan) ve 2022 yılı için +%3,8'ye yükselttik. 2023 yılında ülkelerin potansiyel büyüme oranlarına geri dönmeleri bekleniyor. Bu yüzden 2023 yılı, ortaya çıkacak büyüme oranlarının hangi ülkelerin krizin üstesinden geldiğini ve hangilerinin krize yenik düştüğünü göstermesi açısından bir gerçeklik kontrolü yapma yılı olacak.  

2021 yılının ortalarında, talep (aşı şüpheciliği) ve arz tarafındaki (üretim ve dağıtım darboğazları) büyük engellere rağmen, savunmasız popülasyonların (toplamın %20 ila %40'ı) aşılanmasının tamamlanmasını bekliyoruz. Bu da, 2021 yılının ikinci yarısında büyümede yüksek bir artışa izin verecektir. Bu noktada, 2021 yılının ikinci çeyreğinde ortaya çıkacak büyük baz etkisini de hatırlatmakta fayda var.

Aşı ekonomisi; hizmet sektöründe faaliyetlerin yeniden başlamasını sağlayacak güvenin kazanılması, hizmetler ve turizm sektörünün 2022’ye kadar (halihazırda mal ticaretinde olduğu gibi) kriz öncesi seviyelerine geri dönmesi, zorunlu ve ihtiyati tasarrufların kısmen tüketime dönüşmesi ve kurumsal yatırımların yeniden başlaması meselesi olacak. Aşıya erişimi geciken veya sınırlı kalan ekonomilerin – özellikle gelişmekte olan ülkelerin - geride kalma ihtimali de bulunuyor. Sonuç olarak, sıralama ve geçişlerle ilgili riskler (karantina döneminde aşılamaların durup sonra tekrar başlaması, aşılama kampanyalarının siyasallaştırılmasıyla ilgili riskler, politika desteği) hâlâ devam ediyor.

Ekonomi politikalarına yön veren makamlar, 2021-22'de de durumu yönetmeye devam edeceklerinden sıkı takibe alınacak. Fişin ne zaman ve nasıl çekileceğini bilmek çok önemli olacak.  Karar verici makamların, uzun vadeli ekonomik yaraları kontrol altında tutabilmek ve toparlanmayı kolaylaştırmak için ekonomik destekleri artırmalarını bekliyoruz. Mali kanatta, Avrupa'da, daha hedefli ve uygun maliyetli bir şekilde de olsa sosyal güvenlik önlemleri 2021 yılının ikinci yarısına da devam edecek gibi görünürken, ABD'de teşvik harcamaları 2021'de 900 milyar Euro daha artırılacak. Merkez bankaları uygun refinansman oranları sağlamak için kamu ve özel sektöre, son çare alıcıları olarak hareket etmeye devam edecek. Bu bağlamda, Fed ve ECB en az 2023 yılının ikinci yarısına kadar rekor seviyelerdeki düşük faiz oranlarını koruyacak.

Petrol fiyatlarının 2022 yılının ortalarına kadar varil başı ortalama 55 doların altında kalması beklendiği için enflasyon dinamiklerinin sınırlı kalacak olması (ABD'de 2022'nin ikinci yarısından sonra ılımlı enflasyon aşımı) merkez bankalarının bu tutumlarına dayanak olacak. Öte yandan, küresel ekonomik toparlanmanın hızlanmasıyla, 2021 yılının ilk yarısında politika desteğini zaten geri çekmeye başlamış olan Çinli yetkililer uzun vadeli riskleri azaltmaya odaklanabilir. Yerinde olmayan mali önlemler, gereksiz mevzuat ve makro ihtiyati düzenlemeler ve iç/dış bölünmelerdeki artışın kötü yönetilmesi ekonomik ve finansal türbülanslar için katalizör olabilir. Orta vadede, özellikle seçimlerin yaklaştığı ülkelerde, borç ve likidite yükleri gerekli ve hararetli tartışmalar yaratacaktır.     

Finans piyasaları, olası tüm iyi haberleri ve daha fazlasını fiyatlandırıyor. Bununla birlikte, salgın sonrası ekonomiye ait rakip senaryolar da güvenli ve riskli varlıkların fiyatlarına yansıtılıyor. Reflasyon ile ilgili beklentiler nedeniyle getirilerde hafif bir artış bekliyoruz. Bu, halihazırda gerilmiş hisse değerlemeleri üzerinde baskı oluşturacak ve yatırımcıları rahatsız edici bir çifte asimetri ile karşı karşıya bırakacaktır: kazanç beklentilerindeki değişimlerin aşağı yönlü kalmasına karşılık, uzun vadeli getirilerdeki değişimlerin yukarı yönlü olması.   

Reel ekonomiye bakıldığında, döngüsel sektörler (enerji, metaller, otomotiv ve perakende dahil), toparlanmanın ortaya çıkmaya ve ekonomik belirsizliklerin azalmaya başlayacağı 2021 yılı ikinci çeyreğinden itibaren büyümede güçlü bir yakalama hamlesi yapacak. Diğer yandan, Covid-19’a duyarlı sektörler (konaklama, yemek hizmetleri ve ulaşım dahil) 2021 yılının ikinci yarısından itibaren belirgin şekilde daha iyi performans gösterecek. Olumlu ivmeye rağmen, 2020 yılının cirolar ve karlılık üzerinde açtığı yaraların iyileşmesi zaman alacak.

Sektörlerin çoğunun kriz öncesi ciro ve karlılık seviyelerine ancak 2022 yılının başlarında dönmesini bekliyoruz. Aşırı büyük bilançolar bazı endişeler yaratıyor. Politika desteklerinin aşamalı olarak geri çekilmesiyle gecikmiş bir iflas dalgasının su yüzüne çıkmasını bekliyoruz: 2021 yılında iflaslarda yıllık %25’lik belirgin bir artış ve onu takiben 2022 yılında %13’lük bir artış olmasını öngörüyoruz.  

Şekil 1– Ülke bazında iflaslar
Figure 8 – Business insolvencies by country
Sources: Allianz Trade, Allianz Research
Şekil 2 – Global Büyüme, %
 Figure 10 – Global GDP growth, %
Sources: Refinitiv, Allianz Trade, Allianz Research
Daha fazla bilgi için İngilizce dokümanları inceleyebilirsiniz.